“Hâkimiyet Şirki: Egemenlik Yalnızca Allah’a Aittir!”
“Hâkimiyet Şirki: Egemenlik Yalnızca Allah’a Aittir!”
Gürsel Gürbüz
Hakimiyet sözlük manası h-k-m fiilinden türemiş “iyileştirmek, menetmek, düzeltmek, egemlik, iktidar ve karar vermek” gibi manalara gelir. Hakimiyet masdar ifadesiyle “ilim, siyasi hakimiyet, karar ve yargı” anlamlarında, isim olarak hüküm vermek anlamında Allah’ın isim ve sıfatlarıyla ilgilidir.
İslam ıstılahında hakimiyet: Muhkem naslar'da varid olduğu üzere İlahi iradenin egemen ve iktidarlığında kulları için siyasi, ekonomik, kanun koyma ve benzeri değer yargıları belirleme konusunda etkili ve yetkili tek mercii/makam'ın Allah’a ait ilahi bir özellik olması sebebiyle hükmetme hakkının Şâri Telaya verilmesini ifade eder.
Dünya sahnesinde yüzyıllardır dönen kavga, hakla bâtılın, tevhid ile şirkin kavgasıdır. Bu kavganın en derin, en belirleyici ve en hayatî cephesi ise “hâkimiyet” yani kanun koyma, helal ve haram belirleme yetkisidir. Bu yetki, sadece ve sadece âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Çünkü yaratma Allah’a aittir, yaşatma Allah’a aittir ve yaşama nasıl olacaksa onun hükmünü de yalnız O belirler!
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yûsuf 40)
Bugün insanlar, Allah’ın bu mutlak hakkını gasp ederek, O’na ortak koşuyorlar. Laik sistemler, demokrat partiler, ideolojik liderler, anayasa komisyonları, Allah’ın kitabını bir kenara bırakıp, kendi hevâlarına göre hüküm koyuyor, kanun yazıyor, haramı helal, helali haram ilan ediyorlar. Bu açık bir şekilde Allah’ın hâkimiyet hakkına el uzatmaktır!
Bu, sadece isyan değil; tağutî bir kalkışma, küfür ve şirkle ilan edilmiş bir savaştır!
Hâkimiyeti Allah’tan alıp halka, lidere, sisteme, çoğunluğa vermek; Rabbimizin otoritesini reddetmek ve kulları kullara kul etmektir. Bu şirk, ümmetin Allah ile bağını kesen en büyük zehirdir. Bu yüzden bugün ümmet zillette, aşağılanmış, dağılmış ve boyunduruk altındadır.
Tevhid yeniden hâkim kılınmadıkça; Allah’ın hükmü yeniden baş tacı edilmedikçe, izzet ve kurtuluş da gelmeyecektir.
Hakimiyet Şirki Nedir?
Hâkimiyet şirki, hüküm koyma, helâl-haram belirleme, yasama yapma gibi sadece Allah’a ait olan bir yetkiyi; beşere, devlete, meclise, lidere, şeyhe, ideolojiye vermektir.
Bu, sadece siyasi bir tercih değil; açık ve büyük bir şirktir.
2. Kur’an’dan Delilleri;
a- Yasama Yetkisi Sadece Allah’a Aittir
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ
“Hüküm yalnızca Allah’ındır.” (Yusuf 12/40)
Yasa koyma yetkisi yalnızca Allah’a aittir. Ondan başkası hüküm koyamaz.
b- Allah’ın İndirdiğiyle Hükmetmeyenler Kâfirdir
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَـٰفِرُونَ
“Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendisidir.” (Mâide 5/44)
Bu ayet açıkça beşerî kanunları tercih edenlerin küfre girdiğini bildirir.
3- Allah’ın Hükmüne Ortak Arayanlar Şirk İçindedir
أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا۟ لَهُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنۢ بِهِ ٱللَّهُ
“Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyleri dinden kanun yapan ortakları mı var?”
(Şûrâ 42/21)
Şerîa (yasama) kelimesi, açıkça dini belirleme, helal-haram tayini anlamında geçiyor. Bu fiil Allah’tan başkasına verilirse: şirk.
Ey kardeşim, Allah sana siyasi bir görüş, ekonomik bir uygulama, ceza kanunları ve hukuk yasalarını vaaz ederken Allah’ı muhalefet eden, ona alternatif, zıt ve Allahın iradesini merkezin dışına iterek Allah’a ait olan bu ilahi özellikleri bir başkasına vermek küfür değildir nedir? İnsan vicdana dönüp bunu demesi gerekli olmaz mı?
Şöyle bir örnek verelim;Bir eviniz var ve birileri sizin evinize geliyor evinize müdahale ederek karınızla ilgili kızınızla ilgili çocuklarınızla ilgili sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, moda ve benzeri her alanda zevkinize karışarak çoluk çocuğunuza müdahale etmeleri hoşunuza gider mi? Evinizin boya rengi mobilyalarına karışması hoşunuza gider mi? Evinizin mutfağına, yatak odasına, ekonomisine, giyim-kuşam, yeme-içme gibi her türlü değer yargılarınıza müdahale etmesi hoşunuza gider mi? Tabii ki gitmez! Peki neden Alemlerin Rabbi olan Allahın yurdunda ve onun arzında Allahın iradesine muhalefet edenleri onaylıyor, destekliyor ve yardım ediyorsunuz? Kendiniz için istenmediğinizi neden Rabbiniz olan Allah’tan istiyorsunuz? Bu utanılacak bir konum değil midir?
Bir vali ya da bir yönetici düşünün seçimle başa gelecek ama birileri gelecek mühür bizde, karar bizde, emir bizde sosyal, siyasi. ekonomik, savaş, barış ve ahlaki her alanda tamamıyla hükümleri biz vaaz edeceğiz tamam sen yönetici olabilirsin, sen lider olabilirsin ama ihalelere biz karar vereceğiz, yasaları biz karar vereceğiz, modanıza, sanatınıza, hayatınız ve her alanda biz karışacağız dediğinde o yönetici bunu kabul eder mi? Peki yönetici madem kendi devleti için böyle bağımsız insanların karışmasına razı değilse! Hükumete başkalarının karışmasına razı değilse! Başkalarının yönetime ortak olmasını kabul etmiyorsa! Neden âlemlerin Rabbi olan Allahın bu haklarını kendileri için hak ve yetki görerek Allah’a ortak koşuyorlar?
Şunu ifade edebiliriz ki İslam hem siyaset, hem ekonomi, hem ceza kanunu, hem hukuk, hem bir yönetim, hem bir rejim, hem bir yaşam programı, hem savaş, hem barış, hem ahlak, hem eğitim başka bir ifadeyle beşikten mezara ve doğumdan ölüme kadar Allahın kullarına her alanda karışmasını ifade eder.
3. Sünnetten Delil;
a- Peygamber (s.a.v.) sadece Allah’ın hükmüyle hükmetmiştir;
إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّ
“Ben sadece bana vahyedilene uyarım.” (En’âm 6/50)
Yani Rasulullah (s.a.v.) bile kendi hevâsına göre hüküm koymamış, yalnız vahiy ile hükmetmiştir.
b- Rasulullah’tan hüküm koyma yetkisi isteyenlere cevap:
“Siz nefsinize göre hüküm vermemi mi istiyorsunuz? Allah’ın hükmü var ve o en doğrusudur.”(Sahih hadis rivayetleri; özellikle kıssalar bölümünde Yahudi kadına uygulanan had cezası meselesinde)
4. Usul ve Kaide Açısından;
a- “Hâkimiyet Allah’a aittir” prensibi, usul ilminde “hakkı kanun koyucu Allah’tır ” kaidesiyle ifade edilir.
Bu kaide şu anlama gelir: Allah’ın koyduğu sınırların dışına çıkmak, Allah’ın haram dediklerini helal görmek, Beşerin koyduğu yasaları mutlaklaştırmak = şirktir.
b- “Asl olan tevakkuf’tur” kaidesi:
Yani: Bir şeyin helal veya haram olduğuna ancak şer’î delille hüküm verilir.
Yasama yetkisini beşere veren sistemler bu kaideyi çiğner ve kendilerini Allah yerine koyar.
5. GÜNCEL AÇIDAN (DEMOKRAT, LAİK, KEMALİST YAKLAŞIM)
ektir. Bu küfrün ta kendisidir. Zaten tarih boyunca bütün peygamberler bu kimselerle savaşmıştır.
وَلَقَدْ بَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولًا اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَۚ
Andolsun ki biz her ümmet arasında: “Allah’a ibadet/kulluk edin ve tağuttan kaçının.” (diye tebliğ etmesi için) resûl göndermişizdir.(16/Nahl, 36)
Hiç şüphesiz ki tarih boyunca laikler peygamberlerle savaşmıştır ve bütün peygamberler de laiklerle savaşmışlardır. Nitekim Kur’am bu amansız savaşı gündeme getirir.
İbrahim aleyhisselam babil kralı olan Nemrut'a ilahi irade ve hükümlerle gittiğinde neden Nemrut İbrahim aleyhisselamla çatıştı? Allahın iradesi olan din, ideolojik iradeye karışmasın diye İbrahim aleyhisselam inkar edip onunla çatışmayı göze aldı.
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ ف۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُۚ اِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ اِنَّا بُرَءٰٓؤُ۬ا مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۘ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَٓاءُ اَبَدًا حَتّٰى تُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَحْدَهُٓ
Sizin için İbrahim’de ve onunla birlikte olan (müminlerde/resûllerde) güzel bir örneklik vardır. Hani onlar, kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerinizden berîyiz/uzağız. Sizi tekfir ettik (üzerinde bulunduğunuz yolu ve sizi reddettik). Bizimle sizin aranızda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir düşmanlık ve ebedî bir kin baş göstermiştir.”(60/Mümtehine, 4)
Firavun kendi Mısır ülkesinde sosyal, siyasi, ekonomik, askeri ve her alanda ülkesini ideolojik verilerle yönetirken neden Musa aleyhisselam’la çatıştı? Allahın dini benim ideolojik dinime karışmasın diyerek Musa aleyhisselam’la çatışmıştır.
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ
“Firavun’a git. Çünkü o azgınlaşıp (tağutlaştı).” (79/Nâziât, 17)
Mısır devlet yönetiminde iktidar kolutuğuna oturan Firavun sosyal, siyasi, ekonomik ve hüküm açısından ülkesini yönettiğini ve tamamıyla bugün modern cahiliye gibi ideolojik yasalarla idare ettiği bilinen bir gerçektir. Allah bu ayetinde Firavuna Tağut demiştir. Neden? Çünkü Allah’ın iradesine isyan ederek ve itatten kaçınarak kendi ideolojik iradesinin egemenliği uğurun'da savaştığı için din benim devletime karışmasın diyerek Musa aleyhisselam’la çatışmıstır.
Neden Ebu Cehiller Resulullah efendimize muhalefet edip Bedir, Uhud ve Hendek’te savaştı? Allahın iradesi bize karışmasın diye Resulullah aleyhisselam ile çatışmayı göze aldılar. Aynı modern laik cahiliye gibi.
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟
Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)
Nitekim onlar Daru’l Nedve denilen parlamentolarında Allah’a sosyal, siyasi, ekonomik ve yasama açısından muhalefet ederek Allah onlara müşrik ismini verdi.
اَمْ لَهُمْ شُرَكٰٓؤُ۬ا شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللّٰهُۜ
Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? (Şura: 21)
Mekke müşriklerin ideolojik hükümler vaaz ederken Allah onların şahsında aynı konumunda olan ilkel ve modern ideolojik yöneticilere cahiliye ismini vermektedir.
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟
Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)
Kur’an’ın muhkem naslarına baktığımızda gerçekten de tarih boyunca tüm nebi ve resullere muhalefet eden Nemrut, Firavun ve Ebu Cehil emsalleri laikk olduklarını ilan ederek İslam dini bizim ideolojik devletimize karışmasın diye savaştıklarını görüyoruz.
Madem onların varsayımlarına göre Allah yönetmez, devlete karışmaz, hükümetlere ve yöneticilere karışmaz peki Kur’an-ı Kerim’deki Allahın ceza kanunlarını nereye koyacaklar? Nasıl izah edecekler?
وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Hırsız erkek ve kadının, işledikleri (kötülüğün) karşılığı ve Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (5/Mâide, 38)
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ
Zina yapan kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. (24/Nûr, 2)
Rabbimizin hukuk normlarının onun tatbik edilmesi, yasallaştırılması ve onunla hükmedilmesi ifade eden ayetleri nasıl gizleyecekler?
اِنَّٓا اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَٓا اَرٰيكَ اللّٰهُۜ وَلَا تَكُنْ لِلْخَٓائِن۪ينَ خَص۪يمًاۙ
İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin diye bu Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma! (4/Nisâ, 105)
Allahın siyasi görüşü olan helal ve haram yasalarının ifade eden muhkem ayetleri nasıl tahrif edecekler?
Allahın eğitim, ahlaki ve iyi-kötü, güzel-çirkin, yasak ve serbest gibi değer yargılarını ifade eden ayetleri ve uygulamaları nasıl göz ardı ederek Allah’tan başkalarına ibadet edebilirler ki?
Hiç şüphesiz hakimiyet dinin asılları ile ilgili, Allah’a rububiyetinde, uluhiyetinde, isim ve sıfatta birleyerek ona hiçbir şeyi ortak koşmamayı ifade eder. Bu açıdan siyasi şirke düşenlerin Müslümanlık iddiası batılı olmakla beraber ekonomik küfür, yasama şirki ve benzeri ilahi irade'ye muhalefet eden her türlü hüküm ve yasama sahibini kafir yapmaktadır.
Kur’an’da İslam’ın devlet olduğunu, yönetim ve idarenin ilahi yargılarıyla işletilmesi gerekli kılındığı ve vurgulandığı ayetleri yalanlayarak kulları kullara kulluk yapanlar çağın Nemrutları, Firavunları ve Ebu Cehilleri olmaz mı?
Allah, bu kitab'ın hükmeden, kanun koyan ve insanlar arasında adaletin egemen kılması için indirildiğini ifade eden ayetleri görmek istemeyen, okumayan ve onunla amel etmeyenler politik tanrıların tuzaklarını düşenlerin acaba cehaletleri hiç mazeret olur mu? Asla olmaz.
a) Demokrasi: Egemenlik “milletindir” der. Hüküm “çoğunluk oyu” ile belirlenir. Halk bir konuda “helâli haram, haramı helal” yaparsa geçerli olur. Bu sistemde kanun koyucu Allah değil, beşerdir = açık şirk.
b) Laiklik: Din hayatın dışına atılır. “Devletin dini yoktur” denir ama hukuk, eğitim, aile, ekonomi, ceza sistemi tamamen beşerî kurallarla yönetilir.
Laiklik Allah’ın dinine hükmetme hakkını tanımaz = Allah’ın hâkimiyetini reddetmek = şirk.
c) Kemalizm: İslam’ın şeriat anlayışı devre dışı bırakılır.
Şapka, alfabe, medeni hukuk vb. reformlarla “yeni bir hayat biçimi” oluşturulmuştur.
Bu hayat tarzı İslam’a alternatif olarak getirilmiş, yani bir tür “beşerî din” kurulmuştur.
“Allah’ın koyduğu şeriatı geçersiz sayan ve onun yerine başka sistem koyanlar, Allah’ın hükmünü gasbetmiş olur.” (Bu, tevhid temeline savaş açmaktır.)
6. SONUÇ: HÂKİMİYET ŞİRKİ = ALLAH’IN HAKKINI ÇALMAKTIR
Hâkimiyet yalnızca Allah’a aittir.
Kanun koyma yetkisi, helâl-haram belirleme, insanlara hayat sistemi sunma Allah’ın hakkıdır. Kim bu hakkı başkasına verirse, o Allah’a ortak koşmuştur.
“Ey insanlar! Rabbinizden korkun! O gökleri ve yeri bir nizam içinde yarattı. Hüküm ancak O’na aittir.” (A’râf 7/54)
7. ALLAH’IN HÂKİMİYETİ BÜTÜN HAYATI KUŞATIR
Allah Teâlâ yalnız bireyin değil, toplumun, devletin, hükümetin ve tüm kurumların da Rabbi, hâkimi, yasakoyucusu ve değer belirleyicisidir. Devletin her yönüyle Allah’ın hükmüne boyun eğmesi gerekir. Aksi takdirde bu, Allah’ın hâkimiyetine başkaldırı, yani açıkça şirktir.
أَلَا لَهُ ٱلْخَلْقُ وَٱلْأَمْرُ ۗ تَبَارَكَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلْعَـٰلَمِينَ
“Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de yalnız O’na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!” El-A’râf 7/54
Yani: Allah hem yaratmıştır, hem de nasıl yaşanacağını belirleme hakkı O’na aittir.
Devletin sistemleri, kanunları, müfredatı, cezaları, eğitim anlayışı, kadın-erkek rolleri vb. her şey, Allah’ın hükümlerine göre şekillenmelidir.
وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ آمَنُوا۟ مِنكُمْ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ… وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ ٱلَّذِى ٱرْتَضَىٰ لَهُمْ
“Allah, sizden iman edip salih amel işleyenlere yeryüzünde mutlaka hâkimiyet verecek… ve razı olduğu dini (İslam’ı) onlar için yerleştirecektir.” En-Nûr 24/55
Allah’ın vaadi, hâkimiyetin sadece iman edenlere ve O’nun dinine göre yaşayanlara verilmesidir. Devletlerin sistemi O’nun razı olduğu dinle uyuşmuyorsa, o devlette Allah hâkim değildir.
أَفَغَيْرَ دِينِ ٱللَّهِ يَبْغُونَ وَلَهُۥٓ أَسْلَمَ مَن فِى ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا
“Yoksa Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde olan her şey isteyerek ya da istemeyerek O’na boyun eğmiştir.” Al-i İmrân 3/83
Devletin ve tüm kurumların boyun eğmesi gereken yegâne otorite Allah’tır.
وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِى فَإِنَّ لَهُۥ مَعِيشَةًۭ ضَنكًۭا
“Kim Benim zikrimden (yani hükmümden) yüz çevirirse, ona sıkıntılı bir hayat vardır.”
Allah’ın hükümlerinden yüz çeviren toplumlar iflah olmaz.
Modern hukuk, laik sistemler, demokrasi, Kemalist ilkeler Allah’ın zikrine zıttır.
فَلْيَحْذَرِ ٱلَّذِينَ يُخَـٰلِفُونَ عَنْ أَمْرِهِۦٓ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
“Onun (Peygamberin) emrine muhalefet edenler, başlarına bir fitne gelmesinden ya da elem verici bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar.” En-Nûr 24/63
Bu, Allah ve Rasulünün hükmünü devre dışı bırakanlar için açık bir uyarıdır.
Usul Kaidesi: “El-hükmü li’llâh” Hüküm yalnız Allah’ındır. Tüm sistemler O’nun kanununa tabi olmalıdır.
Siyasî Kaide: “Şeriat olmadan siyaset fısk olur”
Şeriat olmadan yapılan siyaset, halkı ilahlaştırır.
Oy, çoğunluk ve heva, Allah’ın hükmüne tercih edilir = Şirk.
8. GÜNCEL İDEOLOJİK YANSIMALAR
a- Demokratik Laik Sistemler;
Egemenlik Allah’ın değil “milletindir” der.
Allah’ın kanunları değil, beşerin hevası geçerlidir.
Bu, Allah’a ait olan hâkimiyet hakkını gasp etmek demektir.
b- Kemalist Anlayış;
Laiklik, seküler ahlâk, kadın-erkek eşitliği, pozitif hukuk gibi kavramlar Allah’ın ölçülerini reddeder.
“Haramı helâl, helâli haram” yapar.
Bu tavır, Allah’ın yerine beşerî bir ilah koymaktır.
Bu, yalnızca bir hata değil; apaçık bir savaş ilanıdır.
9. NASİHAT VE ÇAĞRI: DÖNÜN ALLAH’IN HÜKMÜNE;
Ey Müslümanlar!
Ey yöneticiler!
Ey siyasetçiler!
Ey anayasa yapanlar, mahkeme kuranlar, kanun koyanlar!
Sakın Allah’ın hükmünü dışlayarak İslam’ı hayattan çıkarmayın!
Unutmayın: Hüküm yalnız Allah’ındır! (Yusuf 40)
O’nun indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirdir! (Mâide 44)
Allah’ın izin vermediği bir sistemi dinden saymak şirk getirir! (Şûrâ 21)
Tevhid yeniden hâkim olmalı, sistemler secde etmeli!
Yasama yetkisinin, helal-haram belirleme hakkının, yasa koyma gücünün sadece Allah’a ait olduğunu bildirir. Parlamento, anayasa, meclis, ideoloji, çoğunluk, halk oyu Allah’ın hükmüne alternatif olamaz. Bunlar Allah’ın hakkına ortak koşmaktır (şirk).
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُوا۟ ٱلرَّسُولَ وَأُو۟لِى ٱلْأَمْرِ مِنكُمْ…
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resûle itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de…”En-Nisâ 4/59
Emir sahiplerine itaatin şartı, Allah ve Rasulüne uygun olmalarıdır.
Sistemler Allah’a uymuyorsa, onlara itaat haramdır.
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَـٰفِرُونَ
“Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendisidir.” Mâide 5/44
Açık bir tehdit: Allah’ın hükmünü reddetmek küfürdür.
Bu yalnızca bireysel değil, hukuki, siyasi ve kurumsal olarak da geçerlidir.
10 . Sosyal – Ailevi – Hukuki Hükümler de Allah’a Aittir. (Miras Hükümleri)
يُوصِيكُمُ ٱللَّهُ فِىٓ أَوْلَـٰدِكُمْ…
“Allah, çocuklarınız hakkında size şunu tavsiye eder…” En-Nisâ 4/11
(Devamında miras oranları Allah tarafından belirlenir.)
Nikah, boşanma, nafaka, velayet, miras gibi meseleleri belirleme hakkı sadece Allah’a aittir.
Kadının miras hakkını veya evliliğin şeklini değiştirmek = Allah’ın hükmünü değiştirmek = şirk ve gasp.
(Zina Ceza Hukuku)
ٱلزَّانِيَةُ وَٱلزَّانِى فَٱجْلِدُوا۟ كُلَّ وَٰحِدٍۢ مِّنْهُمَا مِا۟ئَةَ جَلْدَةٍۢ ۖ
“Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz sopa vurun…” En-Nûr 24/2
Ceza kanunları bile Allah tarafından belirlenmiştir.
Zinaya karşı Allah’ın cezasını iptal edip modern hukuk uygulamak = Allah’tan başka bir “ilah” edinmektir.
11. İktisadi – Ekonomik Sistem Allah’a Aittir
وَأَحَلَّ ٱللَّهُ ٱلْبَيْعَ وَحَرَّمَ ٱلرِّبَوٰا۟
“Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.” El-Bakara 2/275
Ekonomik sistemler, faiz, vergi, borçlanma, zekât gibi her şey Allah’ın ölçüsüne göre düzenlenmelidir.
Kapitalizm, sosyalizm, faizli sistemler Allah’ın hükmüne alternatif olarak şirk üretir.
12. Doğumdan Mezara Kadar Hüküm Allah’ındır
قُلْ إِنَّ صَلَاتِى وَنُسُكِى وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِى لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ. لَا شَرِيكَ لَهُۥ ۖ
“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur!” El-En’âm 6/162-163
Hayatın tamamı Allah için olmalı, yani sadece ibadet değil, tüm sistemler, kanunlar, düzenlemeler de Allah’a ait olmalı.
Kim sadece namazda Allah’a yönelip, yönetimde, ekonomide, hukukta başka ilahlar arıyorsa, ikiyüzlü bir şirk içindedir.
Ey Müslümanlar!
Eğer hâlâ Allah’ın hükmünden başka hükümlere, modern ideolojilere, beşerî sistemlere teslim oluyorsanız; Eğer hâlâ faizli ekonomiye, seküler eğitim sistemine, laik anayasaya, batılı hukuk kurallarına razıysanız;
Unutmayın!
Ya Allah’ın hâkimiyeti, ya da cehennem!
Ya vahiy, ya hevâ!
Ya tevhid devleti, ya şirk sistemi!
Ey laikler! Ey demokratlar! Ey ideolojileri din edinen partiler!
Sizler Allah’a ait olan hâkimiyet hakkını alıp, onu beşerî ideolojilere, sınıflara, ailelere, emperyalistlere, kapitalist düzenlere ve milletçiliğe vererek en büyük zulmü işliyorsunuz!
Allah’ın hakkını gasp ettiniz! Kulları, Allah’a değil; kulların kanunlarına, anayasalarına, ideolojilerine kul ettiniz! Rab olan Allah’la bağı kopardınız, insanları şirk bataklığına gömdünüz!
Hâlbuki: “Hüküm yalnız Allah’a aittir!” (Yûsuf 40)
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendisidir!” (Mâide 44)
Siz bu ayetleri yok sayarak, Allah’ın “hâkimiyetini” beşerî tağutlara verdiniz. Bu, sadece bir günah değil; açık ve net bir şirktir!
Uyanın!
Sistemi değiştirmeyen her suskunluk, bu şirke rıza demektir.
Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen her sistem, Allah’ın düşmanıdır.
Ve Allah, düşmanlarına karşı şiddetli azap hazırlamıştır!
“Kim Allah’a ortak koşarsa, Allah ona cenneti haram kılar. Onun varacağı yer ateştir!” (Mâide 72)
Ya Allah’a tam teslimiyet…
Ya da şirkle helak olmak!
Seçim sizin. Ama unutmayın:
O gün geldiğinde mazeret yok, geri dönüş yok, pişmanlık fayda etmez!
BİR CEVAP YAZ