Akide Açısından En Temel Küllî Kaideler, Ayet Ve Hadisler
Akide Açısından En Temel Küllî Kaideler, Ayet Ve Hadisler
Gürsel Gürbüz
İslam, yalnızca bir inanç sistemi değil, aynı zamanda bu inancın hayata geçirilmesi gereken bir eylem ve yaşam tarzıdır. İmanın kalpte yer etmesi, dilde ifade edilmesi ve amellerle pratiğe dökülmesi, bir müminin Allah’a olan tam teslimiyetini ve Allah’ın hükümranlığını kabul etmesinin en belirgin göstergelerindendir. İman, tevhid ve akide esasları, İslam’ın temel öğeleridir ve bu öğeler, bir müminin Allah’ın mutlak egemenliğine olan inancını ve teslimiyetini sözde, amelde ve kalpte ilan etmesine yöneliktir.
Allah’ın hükümranlığı, yalnızca evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olmakla sınırlı kalmaz; O, aynı zamanda tüm varlıkların üzerinde kudret ve irade sahibidir. Bu hükümranlık, sadece fiziksel varlıklarla sınırlı değil, aynı zamanda toplumsal, hukuksal ve manevi alanlarda da geçerlidir. Müslüman, Allah’ın egemenliğini kabul ederek, sadece dünyada değil, ahirette de Allah’a kul olma bilincini taşır. Bu bilinç, her alanda İslam’ın temel ilkeleri doğrultusunda bir yaşam sürme gerekliliğini doğurur.
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde sıkça vurgulanan tevhid ilkesi, Allah’ın birliğine inanmak ve O’ndan başka hiçbir gücün hüküm koyma yetkisine sahip olmadığını kabul etmek, Müslüman’ın iman edebileceği en temel kaidedir. Bu kaide, Allah’ın Rubûbiyet, Ulûhiyet ve İsmî ve Sıfatî tevhid yönlerini kapsar. Allah’ın rubûbiyeti, O’nun evrendeki her şeyi yaratması, yönetmesi ve hükmetmesi anlamına gelirken, ulûhiyeti ise yalnızca Allah’a ibadet edilmesi gerektiğini ifade eder. İsmî ve sıfatî tevhid ise Allah’ın isim ve sıfatlarının hiçbir yaratılmışa benzetilemeyeceğini kabul etmekle ilgilidir.
Bu doğrultuda, Allah’ın hükümranlığı, yalnızca bir inanç meselesi değil, her müminin sözlü ve fiili davranışlarıyla ilan etmesi gereken bir gerçekliktir. Her Müslüman, Allah’ın bu egemenliğini kabul ederken, Kur’an’a ve Sünnet’e dayalı bir yaşam tarzını benimsemek zorundadır. İman, dilde sadece bir ifade olmaktan çıkar, fiilî ve toplumsal bir söyleme dönüşür. Allah’ın hükümranlığına teslimiyet, kişinin günlük yaşamında, ahlakında, ibadetlerinde, hukuki ve sosyal ilişkilerinde tevhidin ışığında bir çizgi oluşturması anlamına gelir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın mutlak hükümranlığı ve birliği, pek çok ayetle teyit edilmiştir. Örneğin, Bakara Suresi’nin 255. ayetinde (Ayatü’l-Kürsi) Allah’ın evrendeki hükümranlığı ve mutlak otoritesi açıkça belirtilmiş ve “O, her şeyin hükümranıdır” denilmiştir. Ayrıca, Nisa 4/59 ve Maide 5/44-50 gibi ayetlerde de, Allah’ın şeriatına ve hüküm koyma yetkisine kimseye ortak olunamayacağı vurgulanır.
Hadislerde ise, Allah’a ibadet etmenin ve O’nun mutlak hükümranlığını kabul etmenin imanla birlikte amelleri de kapsadığı dile getirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Ameller ancak niyetlere göredir. Kişi neyi niyet ederse, ona göre karşılık bulur.” (Buhari, İman, 1). Bu, müminlerin her işte Allah’ın hükümlerini gözetmesi gerektiğini ve sözleriyle, amelleriyle bu hükümleri dile getirmeleri gerektiğini anlatır.
İman, tevhid ve akide, sadece bireysel bir düzeyde kalmamalıdır; müminlerin toplumsal hayatta da bu kaideleri hayatlarına geçirmeleri beklenir. Allah’ın hükümranlığını kabul etmek, sadece dini pratiklerle sınırlı kalmaz, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve siyasi yaşamda da bu hükümleri yüceltmek anlamına gelir. İslam, kişinin Allah’a olan inancını ve teslimiyetini sadece içsel bir mesele olarak bırakmaz; toplumun huzuru, adaletin sağlanması ve doğru bir düzenin kurulması için de bu inancı toplumsal alanda hayata geçirir.
Sonuç olarak, Allah’ın mutlak hükümranlığına inanmak ve bu hükümranlığı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ilan etmek, bir müminin imanını ve tevhid inancını pekiştiren temel bir görevdir. Müslüman, her yönüyle Allah’ın hükümlerini kabul etmeli ve yaşamını buna göre düzenlemelidir. Bu da iman, söz ve amel üçlüsünün uyum içinde olmasıyla mümkün olacaktır.
Akide ile İlgili En Temel Küllî Kaideler;
1. القاعدة: “التوحيد أساس قبول الأعمال”
“Tevhid, amellerin kabulünün temelidir.”
وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ
“Onlar, yalnız Allah’a ihlasla ibadet etmekle emrolundular.” (Beyyine 5)
İbn Teymiyye der: “Amellerin sahih olması ancak tevhide bağlıdır.” (el-İstikame, 1/90)
Örnek: Namaz kılsa da Allah’tan başkasına dua edenin namazı makbul olmaz.
2. القاعدة: “الشرك أكبر الذنوب وأعظمها”
“Şirk, günahların en büyüğü ve en ağırıdır.”
إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ
“Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz.” (Nisa 48)
İbn Kayyim: “Şirk, kalbi bütünüyle kirletir ve sahibini cehenneme sürükler.” (İğasetü’l-Lehfân, 1/110)
Örnek: Bir kimse Allah ile birlikte bir veliye dua ederse şirk işlemiştir.
3. القاعدة: “الإيمان قول وعمل واعتقاد”
“İman söz, amel ve itikattır.”
الإيمان بضع وسبعون شعبة
“İman yetmiş küsur şubedir.” (Buhârî, İman, 3)
İmam Şafii: “İman, dilde ikrar, kalpte tasdik ve amelde salih iştir.” (el-Umm, 1/85)
Örnek: Bir kişi sadece kalbiyle inanıp amel etmezse imanı eksiktir.
4. القاعدة: “الأعمال من الإيمان”
“Ameller imandandır.”
وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ
“Allah, sizin imanınızı (namazınızı) zayi edecek değildir.” (Bakara 143)
Ahmed b. Hanbel: “Namaz ve oruç gibi ameller imanın cüzlerindendir.” (Usûl es-Sünne, 1/66)
Örnek: Namaz kılmak imanın şubesidir.
5. القاعدة: “التوحيد شرط لصحة الأعمال”
“Tevhid, amellerin sıhhati için şarttır.”
لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ
“Eğer şirk koşarsan, amelin boşa gider.” (Zümer 65)
İbn Teymiyye: “Şirk amellerin tamamını geçersiz kılar.” (el-Fetava, 1/49)
Örnek: Namaz kılıp şirk koşan kişi sevap kazanamaz.
6. القاعدة: “التحاكم إلى الطاغوت كفر”
“Tağuta muhakeme olmak küfürdür.”
يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ
“Tağuta muhakeme olmak istiyorlar.” (Nisa 60)
İbn Kesir: “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen tağuta muhakeme olur.” (Tefsir, Nisa 60)
Örnek: Beşeri kanunlarla hükmeden kimse büyük küfre girer.
7. القاعدة: “الكفر يكون بالقول والعمل والاعتقاد”
“Küfür, söz, fiil ve itikatla oluşur.”
سباب المسلم فسوق وقتاله كفر
“Müslümana sövmek fısk, onu öldürmek küfürdür.” (Buhârî, İman, 10)
İbn Huzeyme: “Küfür sadece kalple değil, amelle de olur.” (Kitâbü’t-Tevhîd, 1/233)
Örnek: Kur’an’ı küçümseyen kişi küfre girer.
8. القاعدة: “الحكم على الناس بالظواهر”
“İnsanlar zahirlerine göre hükme tâbi tutulur.”
إنما أقضي بنحو مما أسمع
“Ben, insanların zahirine göre hükmederim.” (Buhârî, Ahkâm, 14)
İbn Hacer: “İçleri Allah’a bırakırız, zahire göre hüküm veririz.” (Fethu’l-Bârî, 13/211)
Örnek: Açıkça puta secde eden kafirdir, kalbine bakılmaz.
9. القاعدة: “من عبد غير الله فقد أشرك”
“Kim Allah’tan başkasına ibadet ederse müşrik olur.”
وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ
“Allah ile beraber başka ilah çağıran kimse…” (İsra 39)
İbn Batta: “İbadeti Allah’tan başkasına yöneltmek şirktir.” (el-İbâne, 2/710)
Örnek: Ölüden yardım isteyen müşrik olur.
10. القاعدة: “من لم يكفر الكافر فهو كافر”
“Kafiri tekfir etmeyen de kafirdir.”
İbn Abdilvehhab: “Bu, İslam’ın en temel kurallarındandır.” (Nawâqidu’l-İslâm)
Örnek: Müşrikleri doğru yolda gören kişi kafirdir.
11. القاعدة: “الإيمان يزيد بالطاعة وينقص بالمعصية”
“İman, itaatle artar, günahla azalır.”
لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَعَ إِيمَانِهِمْ
“İmanlarına iman katsınlar diye…” (Feth 4)
İmam Ahmed: “İman artar ve eksilir.” (Usûl es-Sünne)
Örnek: Namaz kılanın imanı artar, zina edenin imanı azalır.
12. القاعدة: “لا تقبل الأعمال إلا بشرطين: الإخلاص والمتابعة”
“Ameller iki şartla kabul edilir: İhlas ve sünnete uygunluk.”
من أحدث في أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد
“Kim bizim işimizde olmayan bir şeyi ihdas ederse, o reddedilir.” (Buhârî, Sulh, 2697)
Örnek: Bidat ile yapılan zikirler kabul edilmez.
13. القاعدة: “الولاء والبراء أصل من أصول الإيمان”
“Velâ ve berâ, imanın asıllarındandır.”
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا
Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah’a ve Resûl’üne iman etmiş, sonra da şüpheye düşmeden Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad etmişlerdir. (Hucurât 15)
İbn Teymiyye: “Mümin Allah için dost olur, Allah için düşmanlık eder.” (el-Akîdetu’l-Vâsıtıyye)
14. القاعدة: “من بدل الدين أو شرع للناس غير ما أنزل الله فقد كفر”
“Allah’ın indirdiği din yerine başka bir sistem koyan kafir olur.”
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Mâide 44)
15. القاعدة: “الجاهل لا يعذر في الشرك الأكبر”
“Büyük şirkte cehalet özür değildir.”
İbn Kayyim: “Şirk açık delillerle açıklanmıştır, cehalet mazeret değildir.” (İğâsetü’l-Lehfân)
Akide Açısından En Temel Ayetler;
1. Yusuf 40
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ
“Hüküm yalnızca Allah’a aittir.”
İbn Kesir: Hüküm koyma, helal ve haram tayini sadece Allah’a mahsustur. Kim başka yerden hüküm alırsa, Allah’a ortak koşmuştur.
Tevhid, sadece ibadette değil, hüküm koymada da Allah’ı birlemeyi gerektirir.
Anayasa, kanunlar, yönetim sistemleri Allah’ın şeriatına uygun değilse bu, Allah’ın hükmünü reddetmektir.
2. A’râf 54
أَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْأَمْرُ
“Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de yalnızca O’na aittir.”
İbn Teymiyye: Allah yaratandır, dolayısıyla hüküm koyma hakkı da yalnız O’na aittir.
Kim yarattıysa, hükmetme de ona aittir.
İnsanların kendi kafalarına göre yasa yapması, Allah’ın hakkına tecavüzdür.
3. Mâide 44
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
“Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”
İbn Abbas: Allah’ın hükmünü inkâr ederek hükmetmeyenler kesin kâfirdir.
İman, sadece kalpte değil, hükümde de ortaya çıkar.
İslam dışı yasalarla yönetmeyi meşru görmek küfürdür.
4. Şûrâ 21
أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللَّهُ
“Yoksa onların, Allah’ın izin vermediği şeyleri dinden yasalaştıran ortakları mı var?”
İmam Şafiî: Din koymada Allah’a ortak koşmak en büyük şirktir.
Dinde delil olmadan hüküm koymak, sahte rabler edinmektir.
İdeolojileri “din” gibi kabul etmek şirk türüdür.
5. A’râf 3
اتَّبِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ
“Rabbinizden size indirilenin ardınca gidin; O’ndan başka velilere tabi olmayın.”
İbn Cerir Taberi: Hak olan sadece Allah’tan gelendir, başkası batıldır.
Kurtuluş, yalnızca Allah’ın emrine uymaktadır.
Modern liderler, şeyhler veya ideolojiler, eğer şeriat dışı hüküm koyuyorsa onlara tabi olunamaz.
6. Kehf 26
وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا
“Allah, hükmünde hiçbir kimseyi ortak etmez.”
İbn Kayyim: Allah, hükümde ortaksızdır; ortak arayan müşriktir
Mutlak yetki Allah’ındır. Uluslararası anlaşmalar ya da mahkemeler Allah’ın hükmüne aykırıysa batıldır.
7. Tâhâ 114
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَلِكُ الْحَقُّ
“Şüphesiz Allah, gerçek hükümdardır.”
İmam Ahmed: Allah’ın mülkünde hakiki malik yalnızca O’dur.
Gerçek hükümdar sadece Allah’tır, insanların hükümdarlıkları geçicidir.
Demokrasi ve diğer rejimler Allah’ın saltanatını geçici olarak gasp ederler.
8. Hadîd 5
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
“Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O’nundur.”
İbn Sa‘di: Mülk, hüküm ve yönetim hepsi Allah’a aittir.
Allah’ın mülkünde O’nun hükümlerine göre yaşamak gerekir.
Devletler ve toplumlar Allah’ın mülkünde Allah’ın yasalarıyla hükmetmelidir.
9. En’âm 164
قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَبْغِي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ
“De ki: Allah’tan başka bir rab mı arayayım? Oysa O, her şeyin Rabbidir.”
İbn Abbas: Başka rab aramak apaçık şirktir.
Tek Rabbimiz Allah’tır, başkalarının hükmünü kabul etmek şirktir.
İdeolojiler, kanunlar, sistemler “rab” edinilmemelidir.
10. A’râf 54
إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ
“Şüphesiz Rabbiniz Allah’tır; O gökleri ve yeri yaratandır.”
Selef: Allah yaratıcıdır, dolayısıyla idare edicidir.
Kim yarattıysa, yönetme de O’na aittir.
İnsanlık, hayatın tüm alanlarında Allah’a itaat etmelidir.
11. Zümer 46
أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ
“Sen kulların arasında hüküm verirsin.”
İbn Teymiyye: Hüküm verme yetkisi yalnız Allah’ındır.
İhtilaflarda hakem yalnız Allah’ın şeriatıdır.
Modern mahkemeler Allah’ın şeriatına göre karar vermelidir.
12. Ra’d 41
وَاللَّهُ يَحْكُمُ لَا مُعَقِّبَ لِحُكْمِهِ
“Allah hükmeder; O’nun hükmünü geri çevirecek yoktur.”
İbn Receb: Allah’ın hükmüne karşı çıkan batıldır.
Allah’ın hükmü kesindir. İnsanlar Allah’ın hükümlerini değiştirmeye kalkışamaz.
13. Şûrâ 10
فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّهِ
“Hüküm yalnızca Allah’a aittir.”
İbn Kuteybe: Hüküm konusunda Allah’tan başkası yetkisizdir.
İnsanlara değil, Allah’a teslim olmak gerekir. Şeriat dışı sistemlere itaat haramdır.
14. Tâhâ 8
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ
“Allah’tan başka ilah yoktur.”
İbn Bâz: Lâ ilâhe illallah, hayatın tüm alanlarında yalnız Allah’a itaat etmeyi emreder.
Hayatın bütün alanlarında tevhid gerekir. Sadece ibadette değil, yönetimde de tevhid gerekir.
15. Bakara 120
قُلْ إِنَّ الْهُدَىٰ هُدَى اللَّهِ
“De ki: Gerçek hidayet ancak Allah’ın hidayetidir.”
İbn Kesir: Gerçek kurtuluş Allah’ın gösterdiği yolda olur. İnsani sistemler değil, Allah’ın dini kurtuluş yoludur. İslam şeriatı dışında her sistem sapıklıktır. Bu ayetler ve şerhlerden açıkça öğreniyoruz ki: Hüküm koymak sadece Allah’a aittir. Hükümde başka mercileri kabul etmek şirktir. Tevhid sadece ibadet değil, sosyal-siyasal idarede de Allah’ı birlemek demektir.
Akide Açısından En Temel Hadisler;
1. Hadis
«مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ دَخَلَ الْجَنَّةَ»
“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ derse cennete girer.” (Buhârî, 5827; Müslim, 26)
İbn Receb: Bu kelime, hayatın bütün alanlarında Allah’ı birlemeyi gerektirir. Lâ ilâhe illallah sadece dilde değil, amelde de yaşanmalıdır. Laik sistemleri meşru görmek, lâ ilâhe illallah’ın ruhuna aykırıdır.
2. Hadis
«أُمرتُ أن أقاتلَ الناسَ حتى يشهدوا أن لا إلهَ إلا اللهُ»
“İnsanlarla, ‘Lâ ilâhe illallah’ deyinceye kadar savaşmakla emrolundum.” (Buhârî, 25; Müslim, 22)
İbn Teymiyye: Tevhid kabul edilmedikçe Allah’ın dini hâkim olmaz.
İmanın kabulü sadece kalpte değil, itaatle de olur. Sistemleri değiştirmek için önce toplumda tevhid hâkim kılınmalıdır.
3. Hadis
«من حكم بغير ما أنزل الله فهو كافر»
“Kim Allah’ın indirdiği dışında bir şeyle hükmederse o kâfirdir.” (Tirmizî, 1329; Albânî sahih demiştir)
İbn Baz: Şer’i hükümleri reddedip başka yasa koymak küfürdür. Hüküm Allah’ın hakkıdır, gasp edilemez. Modern anayasaların İslam’a aykırı olması, açık bir ilhaddır.
4. Hadis
«لا طاعة لمخلوق في معصية الخالق»
“Yaratılmışa, Yaratan’a isyanı gerektiren konuda itaat yoktur.” (Buhârî, 7257; Müslim, 1840)
İmam Nevevî: Allah’a isyan olan her emre itaat haramdır. Hakkı Allah belirler, insanlar değil.
Şeriat dışı yasalarla yönetenlere körü körüne itaat edilmez.
5. Hadis
«إن الله هو الحكم وإليه الحكم»
“Şüphesiz Allah hüküm verendir ve hüküm yalnızca O’na aittir.” (İbn Mâce, 2330; Sahih)
İbn Hacer: Hüküm koymak Allah’ın tek elindedir. Allah’tan başka hüküm kaynağı yoktur.
Mahkemeler şeriatla hükmetmiyorsa, Allah’ın hükmü dışlanmıştır.
6. Hadis
«أعظم الناس جرماً من سن سنة ضلالة»
“En büyük günah işleyenler, sapık bir yol ihdas edenlerdir.” (Nesâî, 1578; Sahih)
İbn Teymiyye: Batıl sistemler icat etmek büyük bidattir. Yeni yasalar koymak, dinde değişiklik yapmak haramdır. Demokrasi gibi sistemler yeni dinlerdir.
7. Hadis
«من أحدث في أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد»
“Bu işimize (dinimize) sonradan bir şey katan, o reddedilmiştir.” (Buhârî, 2697; Müslim, 1718)
İmam Malik: Şeriat dışında her yenilik batıldır.
Dinde Allah’ın izin vermediği hiçbir şey meşru olamaz. Anayasal düzenlemeler, şeriatın dışında olamaz.
8. Hadis
«الدين النصيحة»
“Din nasihattir.” (Müslim, 55)
İbn Kayyim: Nasihat, Allah’ın şeriatına sadakattir.
Gerçek nasihat Allah’ın hükmüne çağırmaktır.
Batıl sistemlere değil, Allah’ın dinine sadakat gösterilmeli.
9. Hadis
«إنما الطاعة في المعروف»
“İtaat ancak maruf (meşru olan) şeydedir.” (Buhârî, 7145; Müslim, 1839)
İbn Abdilberr: Haramda itaat yoktur. İtaat sadece şeriata uygun emirlerde olur. Laik kanunlara körü körüne itaat etmek haramdır.
10. Hadis
«من أطاع الله ورسوله فقد اهتدى»
“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, doğru yola ermiştir.” (Buhârî, 7280)
İmam Nevevî: Kurtuluş sadece Allah ve Resulüne bağlılıktadır. Başka ideolojilere bağlılık sapıklıktır. Particilik, ideolojicilik yerine Resulullah’a bağlılık gerekir.
11. Hadis
«لا يؤمن أحدكم حتى يكون هواه تبعاً لما جئت به»
“Sizden biri, hevası benim getirdiğime tâbi olmadıkça iman etmiş olmaz.” (Şatibî, el-İtisam; Albânî sahih demiştir)
İbn Teymiyye: Heva (arzu) şeriata tâbi olmalıdır.
İman kalple ve şeriatla beraber olmalıdır.
Kendi aklı, kendi sistemi değil; Allah’ın şeriatı esas alınmalıdır.
12. Hadis
«ألا وإن الحكم لله»
“Biliniz ki hüküm Allah’a aittir.” (İbn Kesir, Tefsir; sahih rivayet)
İbn Cerir: Bütün hüküm hakkı Allah’ındır. Allah’tan başka hüküm koymak batıldır. Şeriat dışı yönetimler batıl ve geçicidir.
13. Hadis
«إذا حكم الحاكم فاجتهد ثم أصاب فله أجران»
“Hakim içtihat eder ve doğruya ulaşırsa iki ecir alır.” (Buhârî, 7352; Müslim, 1716)
İbn Hacer: Şeriata göre hüküm verilmelidir. Şeriatla hükmeden hakem mükâfat kazanır.
Adalet ancak Allah’ın şeriatıyla sağlanır.
14. Hadis
«وإن الله لا ينظر إلى صوركم ولكن ينظر إلى قلوبكم وأعمالكم»
“Allah sizin suretlerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, 256
İmam Nevevî: Allah’ın ölçüsü zahir değil, kalp ve ameldir. Gerçek tevhid kalp ve fiillerde görünmelidir. Tevhid, sadece sözde değil, yaşam tarzında da olmalıdır.
15. Hadis
«اتقوا اللهَ حيثما كنتَ»
“Her nerede olursan ol, Allah’tan kork.” (Tirmizî, 1987; Hasan Sahih)
İbn Kayyim: Tevhid ve takva, her yerde geçerlidir. Mümin hayatının her alanında Allah’a bağlıdır. Siyasette, ekonomide, sosyal yaşamda Allah’ın emirleriyle yaşamak farzdır.
Tevhid sadece ibadette değil, hüküm ve idarede de Allah’ı birlemeyi gerektirir.
Allah’ın dışında yasa koymak, O’nun rububiyetine şirk koşmaktır.
İman; kalp, söz ve amel ile Allah’a teslimiyeti şart koşar.
BİR CEVAP YAZ