Ders: Uluhiyet/İbadet Tevhidi Nedir?
Ders: Uluhiyet/İbadet Tevhidi Nedir?
Gürsel Gürbüz
İslam akîdesinin en temel ve en yüce esası olan tevhid, bütün peygamberlerin davetinin merkezinde yer almış, Allah’a kulluğun yalnızca O’na mahsus kılınmasını hedeflemiştir. Tevhid, rubûbiyet, ulûhiyet, esmâ ve sıfat olmak üzere farklı yönleriyle ele alınmış; bunlar içerisinde ulûhiyet tevhidi ise doğrudan insanın zahirî ve bâtınî amelleriyle Allah’a ibadet etmesini ve hiçbir şekilde O’na ortak koşmamasını ifade etmiştir.
Ulûhiyet Tevhidi, “Allah’tan başka ilah yoktur” sözünün ameli/zahiri yönüdür. İnsan, yalnızca Allah’a dua ederek, yalnızca O’na secde ederek, yalnızca O’nun hükmüne boyun eğerek ve sadece O’nun emrine teslim olarak tevhidini ispat eder. İşte bu tevhid türü, iman ile şirk, hak ile bâtıl, cennet ile cehennem arasındaki en belirleyici çizgidir.
1. Ulûhiyet Tevhidinin Sözlük ve Istılahî Anlamı.
Sözlük (Lügat) Anlamı: “Ulûhiyet” (ألوهية) kelimesi, Arapça’da “ilâh” (إله) kökünden gelir.
“İlâh”, sözlükte; İlah kelimesi ''elehe, yelihu ve ilaheten'’ mastarında olup manası kalp, eylem ve söylemlerle Allaha ibadet etmeyi ifade eder.
Elihe fiilinden gelen ''ilah’’ terim olarak: Tapınılan, gönülden bağlanılan, ısınmak, kendisiyle korunmak, aşırı sevgi, yönelmek, sığınılan, düşkün olmak, kulluk etmek, itaat etmek, teslim olmak, egemenliğini kabul etmek, emirlerine uyulan gibi manalara gelir.
Fial vezninde meful olup Allah biricik ibadet edilen/mabud kabul edilir. Başka bir ifade ile insanın kendi hayatının, her kademesinde tercih, itaat, teslimiyet ve emrinde olma şeklinde kendisine ibadet edilen zata denir. Uluhiyet tevhidi dinin asıllarından olması onun bilinmesini farz kılar. Nitekim Rabbimiz;
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
Bil ki şüphesiz, Allah’tan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Muhammed, 19)
İbn Faris (v. 395) “مقاييس اللغة” adlı eserinde şöyle der:
“الإله: أصل يدل على تحير العقول، من أله الرجل إذا تحير.”
Yani: “İlâh kelimesi, akılları hayret ve teslimiyete sevk eden bir asıldan gelir. ‘Elihe er-rajul’ ifadesi, adamın hayrete düşmesi demektir.”
Istılahî Anlamı (Terimsel Anlam):
Ulûhiyet tevhidi, Allah’ı sadece eylem ve söylemleriyle sosyal, siyasi, ekonomik, namaz ve benzeri ibadetlerde birlemeği ifade eder.
Yani: Yasama, kanun koyma, namaz, dua, kurban, adak, yardım dileme, sevgi, korku, tevekkül gibi ibadetlerde yalnızca Allah’a yönelmek; hiçbir varlığı bu konuda O’na ortak koşmamaktır.
2. Kur’an’dan Deliller;
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)
Bu ayet, yaratılışın maksadının ibadet olduğunu, yani ulûhiyet tevhidini açıkça ifade eder. İbadet yalnız Allah’a yapılmalıdır.
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
“(Rabbimiz!) Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden yardım dileriz.” (Fâtiha, 1/5)
Bu ayette ibadetin yalnızca Allah’a tahsis edilmesi, ulûhiyet tevhidinin özüdür.
اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِن دُونِ اللَّهِ
“Onlar, hahamlarını ve râhiplerini Allah’tan başka rab edindiler…” (Tevbe, 9/31)
Bu ayet, ibadet ve hüküm koyma yetkisinin Allah’a mahsus olduğunu, bu alanda başkasına tâbi olmanın şirke götüreceğini ifade eder.
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ
“Hüküm yalnızca Allah’ındır.” (Yusuf, 12/40)
Bu da, kanun koyma, emir ve nehiy hakkının sadece Allah’a ait olduğunu bildirerek ulûhiyet tevhidini pekiştirir.
3. Sünnet’ten Deliller;
Hadis: Muaz b. Cebel rivayeti Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:
“Hakkı olan Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir biliyor musun?”
Muaz dedi ki: Allah ve Resûlü daha iyi bilir.
Buyurdu:
“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, onların yalnız O’na ibadet etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır.” (Buhârî, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 48)
Bu hadis, ulûhiyet tevhidini açıkça ifade eder: İbadet yalnız Allah’a mahsustur.
4. Usûl ve Kaideler Açısından;
Usûl âlimlerine göre, ulûhiyet tevhidi: “Tevhîd-i ibâde” olarak adlandırılır.
Rubûbiyet tevhidi olmadan anlamlı olmaz ama, rubûbiyet tevhidi tek başına kurtarıcı değildir. Ulûhiyet tevhidi, imanın zahirî ve amelî yönünü oluşturur.
Kâide:
“Tevhid, sadece Allah’ı yaratıcı, rızık verici bilmek değil; ibadetle sadece O’na yönelmektir.”
Bu yüzden, sadece Allah’ı Rab bilmek yetmez; ibadet de yalnız O’na yapılmalıdır.
5. Selef Âlimlerinin Görüşü;
İbn Teymiyye (rh.) der ki:
“Tevhid, Allah’ı ibadette birlemektir. Kureyş müşrikleri Allah’ın yaratıcı olduğuna inanıyorlardı. Ama onlara verilen savaş, ibadeti O’na has kılmadıkları içindi.” (Bkz: Mecmûu’l-Fetâvâ, 1/89)
Muhammed b. Abdilvehhab (rh.):
“İnsanların çoğu rubûbiyet tevhidine inanır, fakat ibadette Allah’tan başkasına yönelerek şirke düşerler.” (Tevhîd Risâlesi)
İbn Kayyim (rh.):
“Tevhidin özü, kulluğun yalnız Allah’a yapılmasıdır. Kalbi O’na yöneltmeyen, ibadetinde şirk koşan kişi, tevhid ehlinden değildir.” (el-Fevâid)
Ulûhiyet tevhidi, imanın özüdür. Sadece Allah’a ibadet etmeyi, O’ndan başkasını red etmeyi gerektirir. Kişi bu konuda Allah’a şirk koşarsa, tevhidini bozar ve İslam’dan çıkar. Bu yüzden Kur’an ve sünnet, bu tevhidi korumayı emreder. Selef uleması da bu konuda icma halindedir.
6- Tevhid-i Ulûhiyet ile Tevhid-i Rubûbiyet Arasındaki Fark;
a. Tevhid-i Rubûbiyet (ربوبية) Nedir?
خلق (yaratma) Allah’tan başkası yaratamaz
رزق (rızık verme) Geçimi yalnız O verir
تدبير (idare etme) Kainatın düzeni yalnız O’na aittir
أمر و نهي (emir ve yasak koyma) Mutlak şeriat koyucu yalnız O’dur
Bu tevhid türünü müşrikler bile kabul ediyordu. Yani Kureyş müşrikleri Allah’ın yarattığına, yaşattığına inanıyorlardı ama ibadette ortak koştukları için müşrik oldular.
b. Tevhid-i Ulûhiyet (ألوهية)
Bu tevhid türü, kulların fiilleriyle ilgilidir:
دعاء (dua etmek) Yalnız Allah’tan istenmeli
توكل (tevekkül) Kalp sadece O’na bağlanmalı
خوف (korku) En büyük korku Allah’a ait olmalı
محبة (sevgi) En derin sevgi yalnız O’na olmalı
تحاكم (hükümle hükmetmek) Allah’ın şeriatını kabul etmeyen şirk koşar
Rubûbiyet Tevhidi;
Allah’ın fiilleri: Yaratma, yaşatma, yönetme, hükmetme, Kâinatta Allah’ın hakimiyetini ifade eder.
Ulûhiyet Tevhidi;
Kulların Allah’a yönelik fiilleri, İbadet, dua, teslimiyet, sevgi, korku, itaat, Kulların ibadette yalnız Allah’a yönelmesi.
“Tevhid-i Rubûbiyet olmadan yaratılış açıklanamaz; Tevhid-i Ulûhiyet olmadan kulluk kabul edilmez.”
Tevhîd-i Ulûhiyet, İslâm’ın kalbidir. Bu tevhid türü özellikle ibadet açısından ele alındığında, Allah’a kullukta hiçbir ortağın kabul edilmediğini, her türlü ibadet fiilinin yalnızca Allah için yapılması gerektiğini ifade eder.
İbn Teymiyye (rh): “Tevhîd-i Ulûhiyet, insanların Allah’a ibadetle yükümlü olmalarının tevhididir.” (Mecmûu’l-Fetâvâ, 1/90)
Günümüzle İlgili Açıklama:
Bugün insanlar ibadetin sadece namaz, oruç gibi şekli ibadetler olduğunu zannediyor. Oysa: Kanun koyuculuğu Allah’a değil, beşere vermek
Allah’ın hükümlerini reddedip laik sistemlere boyun eğmek
Müslüman kimliğiyle demokrasiye biat etmek
Bu gibi fiiller, ibadet anlamında ulûhiyet tevhidine aykırıdır ve kişiyi şirk tehlikesine götürür.
Ulûhiyet Tevhidi, genellikle ibadet merkezli olarak bilinse de, Allah’ın isim ve sıfatlarını da doğrudan ilgilendirir. Çünkü Allah’a yapılan kulluk, O’nun ulûhiyet vasfı ve bu vasfa uygun olan isim ve sıfatları çerçevesinde gerçekleşir.
7- Ulûhiyet Tevhidi ve Allah’ın İsim-Sıfatları Arasındaki Bağ
Tevhîd-i ulûhiyet, ibadetlerin sadece Allah’a yapılmasıdır. Ancak bu ibadet, Allah’ın “el-İlâh”, “er-Rahmân”, “el-Alîm”, “el-Kahhâr”, “el-Melik”, “el-Hakem” gibi ulvî sıfatlarını tanımaya ve bu sıfatlara teveccüh etmeye dayanır. Yani: Kul, Allah’ın “el-Alîm” (her şeyi bilen) olduğuna iman etmeden ilimle ilgili bir ibadette ihlâs sağlayamaz.
Kul, Allah’ın “er-Rahmân” olduğuna iman etmeden rahmet ümidiyle dua edemez.
Kul, Allah’ın “el-Hakem” (hüküm koyan) olduğuna iman etmeden hükmüne teslimiyet gösteremez.
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ
“Allah, O’ndan başka ilah yoktur. En güzel isimler O’nundur.” Tâhâ, 20/8
Bu ayette, ulûhiyet (ilah olma) ile esma-i hüsnâ (güzel isimler) arasındaki bağ kurulmuştur. Çünkü Allah’ın ilah oluşu, bu isim ve sıfatlarla gerçekleşir.
وَلِلَّهِ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ فَادْعُوهُ بِهَا
“En güzel isimler Allah’ındır. O’na bu isimlerle dua edin.”
İbadet olan dua, Allah’ın isim ve sıfatları üzerinden yapılmalıdır. Çünkü ulûhiyet tevhidi ancak bu yolla kemale ulaşır.
Usûlî Kaide:
“Allah’ın isim ve sıfatlarına iman, ibadetlerde ihlâsın temelidir.”
Eğer bir kimse Allah’ı sıfatlarıyla hakkıyla tanımazsa, ona yönelişi taklidi ve noksan olur. Bu da tevhîdin ruhunu bozar.
İmam Ahmed b. Hanbel (rh):
“Allah’a, kendi zatı ve sıfatlarıyla, O’na layık şekilde iman ederiz. O’na yönelişimiz, bu iman çerçevesindedir.” (Ma’rifetu’s-Sünne)
İbn Teymiyye (rh):
“Ulûhiyet tevhidi, sadece ibadeti değil; bu ibadetin Allah’ın isim ve sıfatlarıyla bağlantılı olarak yapılmasını da içerir.”
(Daru Ta’arud, c.7)
Özet: Ulûhiyet Tevhidi – Sıfat Açısından Şöyle Özetlenebilir:
Ulûhiyet Tevhidi, sadece Allah’a ibadet etmektir.
İbadet, ancak Allah’ın sıfatlarıyla yapılan tanıma dayalıdır.
Allah’ı bilmek, O’na ibadet etmenin temelidir.
Şirk, Allah’ın sıfatlarını ya inkâr ederek ya da başkasına vererek yapılır.
Sıfatlarda tevhid, ulûhiyet tevhidinin tamamlayıcı unsurudur.
Ulûhiyet Tevhidi, kulun zâhirî amelleriyle yani dili, bedeni ve malıyla sadece Allah’a ibadet etmesi, O’na kulluğunu sunması ve hiçbir şekilde ibadette O’na ortak koşmamasıdır.
Bu yönüyle Ulûhiyet Tevhidi, insanın zahirî (görünen) söz ve fiilleriyle yalnız Allah’ı ilah kabul etmesi ve sadece O’na yönelmesidir. Bu da şirkten arınmış bir ibadeti gerektirir.
BİR CEVAP YAZ