23 Mayıs 2025, 15:01 tarihinde eklendi

Garkad Hadisi Bağlamında Yahudilerle Olan Savaşımız

Garkad Hadisi Bağlamında Yahudilerle Olan Savaşımız

Garkad Hadisi Bağlamında Yahudilerle Olan Savaşımız

Gürsel Gürbüz

21. yüzyılın başları, İslam ümmeti için sadece bir coğrafi işgal değil, aynı zamanda zihinsel ve akidevi bir kuşatmanın da başlangıcı olmuştur. Özellikle Sykes-Picot Anlaşması ve Balfour Deklarasyonu gibi emperyalist planlarla şekillenen bu süreçte, İngiliz emperyalizmi ve Siyonist hareket el ele vererek Osmanlı’nın tasfiyesini hızlandırmış; hilafetin yıkılmasıyla ümmeti bir arada tutan son bağ da koparılmıştır. Artık Müslümanlar bir ümmet değil, Batı menşeli ideolojilere göre şekillenen ve her biri kendi çıkarına odaklı ulus devletler haline getirilmiştir. Siyasi sınırlar kadar akidevi ve kültürel sınırlar da çizilmiş, İslam’ın hâkimiyeti yerine laik rejimler tesis edilmiştir. Bu değişim öyle derinlemesine olmuştur ki, sadece topraklar değil, düşünceler, yönetimler, din adamları ve halklar da dönüştürülmüş; adeta Yahudi tahrifatının bir benzeri, İslam coğrafyasına ideolojik yollarla sirayet ettirilmiştir.

1.  Tarihî Gerçek: Sykes-Picot ve Balfour Deklarasyonu

Sykes-Picot Anlaşması (1916) İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı topraklarını nasıl paylaşacaklarını gizlice planladığı bir metindir. Ardından Balfour Deklarasyonu (1917) ile İngiltere, Yahudilere Filistin’de bir “milli yurt” sözü vermiştir.

Bu adımlar:

Osmanlı’nın parçalanmasının dış planlı olduğunu,

Filistin topraklarının Yahudi yerleşimine özel olarak açıldığını,

“Büyük İsrail” için zemin hazırlandığını göstermektedir.

2. Hilafetin Yıkılması ve Ümmetin Dağılması

1924’te Hilafetin kaldırılması, İslam ümmetini tek çatıdan ayırdı. Hilafet sadece siyasi değil aynı zamanda şer‘î ve dini bir semboldü.

“Müminler ancak kardeştir.” (Hucurât 49/10) – Bu ayet ümmetin birlik içinde olması gerektiğini bildirir. Ulus devlet anlayışı bu kardeşliği böldü.

3. Laik Rejimler ve İdeolojik Dönüşüm

Siyonist planlar, ümmeti askerî ve siyasî olarak değil, dinî ve kültürel olarak da teslim alma amacı güttü. Bunun için:

Laiklik, İslam’ı yönetimden ve hayatın tüm alanından dışlayan bir sistem olarak dayatıldı.

Din adamları sistemin onaylayıcıları haline getirildi.

“Din ayrı, devlet ayrı” anlayışıyla İslam; camiyle sınırlı, etkisiz bir inanç haline getirildi.

Bu dönüşümün neticesinde:

Halk İslam’ı yalnızca bireysel ahlak olarak yaşamaya başladı.

Dinî otoriteler, Allah adına değil, sistem adına konuşan memurlar hâline geldi.

Şeriat dışlandı, yerine pozitivist-seküler yasalar kondu.

4. Yönetici ve Âlimlerin Yahudileşmesi

Onların İslam’ın gerçeklerini gizlemesi ve tavizler vermesi bunla beraber sistem karşısında sus pus olmayı tercih etmeleri yahudileşme söz konusu olmuştur. Nitekim;

Kur’an’da Yahudilerin bazı özelliklerinden söz edilir:

“Onlar Allah’ın kitabını arkalarına attılar.” (Bakara 2/101)

“Dinlerini az bir dünyalık karşılığında sattılar.” (Bakara 2/174)

“Söz verdiler ama bozup durdular.” (Maide 5/13)

Bugün müslüman iddiasını sürdüren birçok yönetici ve din adamı:

Kitabı değil sistemi esas alıyor.

Hakkı değil menfaati gözetiyor.

Allah’a değil, güce bağlılık gösteriyor.

İşte bu ahlaki ve fikrî yozlaşma, Yahudi karakterine benzemeyi ifade eder.

5. Büyük İsrail’e Zemin Hazırlanıyor

“Büyük İsrail Projesi” için;

Direnişin kırılması,

İslami yönetimlerin bertaraf edilmesi,

Halkın dinden soğutulması,

Medyanın, eğitim sisteminin ve ekonominin sekülerleşmesi gerekiyordu.

Bunların tamamı bugün gerçekleşti:

Müslüman ülkeler birbirine düşman.

Şeriat talepleri “gericilik” olarak yaftalanıyor.

Modern putlar, milliyetçilik, demokrasi, liberalizm kutsanıyor.

Müslümanlar ümmet olmaktan çıkarılıp ulus devletlere bölündü.

Her ülkeye batı yanlısı, Allah’ın hükmünü tanımayan laik liderler getirildi.

Şer’î hukuk kaldırıldı, yerine Fransız, İngiliz, İtalyan yasaları kondu.

Camilerde tevhid anlatılmadı, yerine “itaatkâr Laik-Demokrat Müslümanlık” pompalandı.

يُر۪يدُونَ اَنْ يُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّٰهُ اِلَّٓا اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise nurunu tamamlamak dışında bir şey istemez. Kâfirler istemese de... (9/Tevbe, 32)

  1. İslam Coğrafyası Esir

57 Müslüman ülke var ama her biri İsrail’in menfaatine çalışan sistemlerle yönetiliyor.

Bu ülkelerin çoğunda:
Ekonomi doların esiri

Siyaset Batı’ya bağımlı

Askerî düzen NATO güdümünde

Eğitim seküler, gençlik gayesiz

Camiler ise “modern dindarlık” adı altında tevhidsiz bir din anlatıyor.

Camiler Sinagog/Klise Ve İmamalar Haham-Papazlaşmış;

Bugün birçok cami, Allah’ın hâkimiyetini değil, düzenin kutsallığını öğreten merkezlere dönüştü. İmamların çoğu;

* Tağutu reddetmez.

* Tevhidi anlatmaz.

* Halkın şirkini, liderlerin küfrünü görmezden gelir.

اِتَّخَذُٓوا اَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ اَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَالْمَس۪يحَ ابْنَ مَرْيَمَۚ وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُٓوا اِلٰهًا وَاحِدًاۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Onlar Allah’ı bırakıp din bilginlerini, abidlerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. (Oysa) onlar yalnızca bir olan ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Allah) onların şirk koştuklarından münezzehtir. (9/Tevbe, 31)

Bugün de “imam kılığındaki papazlar”, “ilahiyatçı kılığındaki hahamlar” ümmetin akidesini bozmaktadır.

  1. Neden 8 Milyon İsrail 2 Milyar Müslümana! Rajon Kesiyor?

NEDEN 7 MİLYONLUK İSRAİL 600 MİLYON MÜSLÜMANA RACON KESEBİLİYOR?

Çünkü:

* O iki milyar ümmetin kalbi parçalanmış.

* Akidesi bozulmuş.

* Liderleri Batı kuklası.

* Camileri pasif.

* İslami eğitim yok.

* Direniş fikri suç sayılıyor.

* Tevhid unutulmuş, yerine “milliyet”, “ılımlı İslam”, “demokrasi”, “liberalizm” konmuş.

وَاَنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْد۪يكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِۚۛ وَاَحْسِنُواۚۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ

Allah yolunda infak edin ve (İslami mücadeleden geri kalmak suretiyle) kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Kulluğunuzu en güzel şekilde yerine getirin. Çünkü Allah muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanları sever. (2/Bakara, 195)

Müslümanlar elleriyle şirk düzenlerini ayakta tuttukça; Allah da onları izzetten mahrum eder.

  1. Yeni Bir Döneme Giriyoruz: İslami Diriliş

* Gazze’nin direnişiyle yeni bir kıyam başladı.

* Gençlik uyandı.

* Tevhid konuşuluyor.

* Halk artık liderlere değil, Allah’a boyun eğmeye yöneliyor.

* Yeryüzünün dört bir yanındaki Müslümanlar “bu işin siyasi değil akidevi” olduğunu fark etti.

وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ

Allah da (tuzaklarını boşa çıkaracak ve onlara zarar verecek şekilde karşı) tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (8/Enfâl, 30)

Evet! Artık Allah, bir asırdır süren bu tuzakları tersine çevirmeye başlamıştır.

  1. Şimdi Akidevi Savaş Vakti;

Bu savaş sadece:

* Toprak için değil,

* Bir devlet için değil,

* Gazze için bile değil.

Bu savaş:

Tevhid ve şirk, hak ve bâtıl, velâ ve berâ savaşıdır.

Bugün:

* İsrail’le dost olan her yapı, her rejim, her cemaat, her lider sorgulanmalı.

* Herkes tarafını belli etmeli.

* Ya tevhid safında olursun,

* Ya da bâtılın askerlerinden biri olursun.

* Bu bir asırlık tuzak sona eriyor.

* Artık ümmet yavaş yavaş uyanıyor.

* Gazze’de açılan bu kapı, tevhidle ayağa kalkacak yeni bir ümmetin müjdecisidir.

* Şimdi susan değil, konuşan bir ümmet;

* Eğilen değil, direnen bir İslam;

* Korkan değil, Allah’a güvenen bir gençlik doğuyor.

  1. Yahudilerle Sasvaş - Ğarkad Hadisi;

لا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمُ الْمُسْلِمُونَ، حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ وَرَاءَ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوِ الشَّجَرُ: يَا مُسْلِمُ، يَا عَبْدَ اللَّهِ، هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي، فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إِلَّا الْغَرْقَدَ، فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ

“Siz Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Müslümanlar onlarla savaşacak; Yahudi taşın ve ağacın arkasına saklanacak. Taş ve ağaç: ‘Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! Ardımda bir Yahudi var, gel onu öldür’ diyecek. Ancak Garkad ağacı bunu söylemez; çünkü o Yahudilerin ağacıdır.”  [Sahih-i Müslim, 2922; Buhari Muhtasarı, el-Mişkat 5431]

AĞAÇ VE TAŞ NEYİ SİMGELER?

Taş ve ağaç, doğanın ve evrenin bile Müslümanları destekleyeceği anlamında mecazdır.

Batılın saklanacak yeri kalmayacağına, hak ile bâtılın keskin şekilde ayrılacağına işaret eder. Garkad ağacının bugün İsrail tarafından yaygın şekilde dikilmesi, hadisin mucizevi yönünü ortaya koyar. Bazı araştırmalara göre, İsrail ordu karargâhlarının çevresinde bu ağaç özellikle dikilmektedir.

HADİSİN MECÂZİ YORUMU: AĞAÇ = HRİSTİYAN, TAŞ = ATEİST & DEİST VİCDANI

“Taş ve ağaç: ‘Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! Gel, ardımdaki Yahudi’yi öldür’ diyecek. Ancak Garkad ağacı bunu yapmaz. Çünkü o, Yahudilerin ağacıdır.” [Sahih-i Müslim, 2922]

Ağaç ve taş gibi cansız varlıklar, mecazî olarak vicdanı harekete geçen toplulukları, yani hakka meyilli kişi veya zümreleri simgeler.

“Taş” → Bugünkü anlamıyla sertlikten gelen bir vicdanî uyanışı temsil eder. Yani daha önce dini olmayan veya dine karşı soğuk duran ateist, deist, seküler vicdanlı bireylerin artık zulme karşı ses çıkarması.

“Ağaç” → Daha yumuşak, sabırlı, köklü duruş anlamında Hristiyanlar ve diğer din mensuplarını temsil eder.

  1. Gazze’deki Zulüm Ve Küresel Vicdan Uyanışı

Bugün Gazze’deki soykırım:

Dünyanın dört bir yanında protestolara sebep oldu.

Hatta ateist, Hristiyan, seküler insanlar bile sokaklara döküldü.

“Enough is enough!”, “Free Palestine!” gibi sloganlar vicdanî bir ayaklanmaya dönüştü.

Ünlü isimler, sanatçılar, akademisyenler boykot ve destek açıklamaları yaptı.

Bu, hadiste işaret edilen küresel tepkiselliğin manevi/mecazî yansımasıdır.

Kur’an, zulme karşı tepkiyi fıtrî bir görev olarak tanımlar:

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ

“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve ‘Ey Rabbimiz! Bizi zalim topluluktan kurtar’ diye yalvaran ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisâ 4/75)

Burada dikkat çekilen: masumların zulüm altında inlemesi → Tüm insanlığa seslenen evrensel bir çağrıdır.

  1. Tevhidi Açıdan: Yahudilere Düşmanlık Mı?

Hayır, bu mesele etnik bir Yahudi düşmanlığı değil, zulmün simgeleştiği siyonizme karşı bir duruştur. Tevhid, yalnızca Allah’a ibadet etmeyi değil, Allah’tan başkasına kulluğu reddetmeyi de gerektirir:

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ

“İbrahim ve onunla birlikte olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: Biz sizden ve Allah’tan başka taptığınız şeylerden beriyiz.” (Mümtehine 60/4)

Bugün İsrail rejimi, sadece Müslümanlara değil; insanlığa, hakka ve merhamete savaş açmıştır.

  1. HADİSTEKİ GARKAD AĞACI: DESTEK VERENLER

Hadiste yer alan Garkad ağacının sessizliği, günümüzde Yahudi devletine maddi, askeri, siyasi destek veren unsurları simgeler.

Bugünkü “Garkadlar” kimler olabilir?

İsrail’e silah satan ülkeler (ABD, Almanya vb.)

Propaganda yapan medya kuruluşları (CNN, FOX vb.)

Parayla susturulan STK’lar, hükümetler.

  1. Hadisin Güncel Yansıması;

Bu hadis yalnızca kılıçla savaş çağrısı değil, vicdanî ve küresel hak mücadelesine işaret eden bir mucizedir.

Tevhid; sadece şirkle değil, zulümle de savaşmayı gerektirir. Bugün insanlar, “taşlar ve ağaçlar gibi” ses veriyor:

Bu gelişmeler Yahudilere karşı vicdanî bir kıyam anlamına gelir. İşte bu, hadislerdeki “taş ve ağacın dile gelmesi” mecazını açıklayabilir:

Ağaç → Vicdan sahibi Hristiyanlar ve benzeri din sahiplerini temsil eder.

Taş → Ateist ve deistlerin, insani değerler gereği bu zulme başkaldırması.

Garkad ağacı → İsrail’i her hâlükârda koruyan siyonist medya, lobi ve destekçiler.

? Ağaç ve taşın konuşması mucize olabilir. Fakat mecaz olarak:

Ağaç ve taş “doğal/vicdanî duruşun sembolüdür”.

Yani yeryüzünün kendisi bile bu vahşete artık “dur” demektedir.

Bu anlamda taş ve ağaç, artık hakla bâtılın netleştiği bir zeminde insanların vicdanlarının dirilmesini ifade eder.

  1. Alimlerin Hadis Şerhi;

İmam Nevevî – Şerhu Sahih-i Müslim

“Bu hadis mecaz olarak, insanların o gün öyle bir hale geleceğini, herkesin bâtıla karşı duracağını gösterir.”

İbn Hacer – Fethul Bari

“Ağaç ve taş ifadesi, o günkü mutlak destekliğin bile sona ereceğine işaret eder.”

İbn Teymiyye

“Bazen kâfirler bile hakka hizmet eder, ama bu onları veli yapmaz.” – (es-Siyasetu’ş-Şeriyye, s. 12)

Akidevi Boyutu:

Bu savaş ırkçı ya da düşmanlık temelli değil, hak-batıl mücadelesi temellidir.

Mücadele “Yahudi olduğu için” değil, hakikati reddeden, zulmeden ve İslâm’a savaş açan bir toplum olarak Yahudilerle olur.

Hadis, tüm Yahudilerin katledileceği anlamına gelmez. Zira Kur’an’da şöyle buyrulur:

لَيْسُوا سَوَاءً ۗ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ أُمَّةٌ قَائِمَةٌ

“Hepsi bir değildir. Ehl-i Kitab’tan dosdoğru olan bir topluluk da vardır…”

(Ali İmran, 113)

? Not: Bugün İsrail, gerçekten de sınırlarına “Garkad” ağacı dikmektedir. Bu, hadisin doğruluğunu teyit eder mahiyettedir.

SONUÇ ve UYARILAR

Hadis, gelecekteki bir kıyamet alametini bildirir. Mutlak değildir, sadece Yahudi kimliğine değil; zulüm, batıl ve inkârın temsilciliğine yöneliktir.

Bugün yaşanan çatışmalar, bu büyük savaşa giden yolda birer aşamadır.

Garkad ağacının hâlen İsrail tarafından dikiliyor oluşu, hadisin mucizevî yönünü ve haber verme kudretini gösterir.

Müslümanlar bugünkü mücadelelerde uyanık, akıllı, ittihad içinde ve şer’î sınırları gözeterek hareket etmelidir.

  1. Kudüs ve Mescid-i Aksa

Hadislerdeki bu savaşın merkezlerinden biri Kudüs’tür. Mescid-i Aksa’nın Yahudiler tarafından işgal edilmesi, İslâm ümmeti için ağır bir imtihan ve aynı zamanda hadislerin bir hazırlık aşaması olarak değerlendirilebilir.

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *