Hadisler Uydurma Olanbilir Mi? Neden Bu Kadar Farklı Hadis Var?
Hadisler Uydurma Olanbilir Mi? Neden Bu Kadar Farklı Hadis Var?
Gürsel Gürbüz
Son yıllarda İslam’ı tahrif etme çabalarının bir uzantısı olarak, bazı çevreler tarafından “hadis inkârcılığı” adı altında yeni bir fitne yaygınlaştırılmaktadır. Bu anlayışa sahip olanlar, ne Kur’an’ın ruhuna, ne aklın ilkelerine, ne de sahih İslam geleneğine uygun düşmeyen, tutarsız ve yüzeysel bir yaklaşımla hadisleri toptan reddetmektedirler. Oysa Kur’an-ı Kerim, hem Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) örnekliğini mutlak bir rehber olarak sunmuş, hem de O’na itaatin Allah’a itaat olduğunu açıkça bildirmiştir. Hadis olmadan namazdan zekâta, ahlâktan hukuka kadar pek çok dinî hüküm anlaşılamaz ve yaşanamaz hale gelir. Akıl, mantık ve sahih tarihî rivayet zincirleriyle sabit olan Sünneti yok saymak, aslında Kur’an’ı da hükümsüzleştirme çabasıdır. Bu makalede, hadis inkârcılığının ne derece çarpık bir yaklaşım olduğu; Kur’an, akıl, tarih ve usul ilimlerinden delillerle ortaya konulacaktır.
Hadislerin uydurma olduğunu söyleyenlere ve hadis inkârcılarına karşı Kur’an, Sünnet, tarihî ve bilimsel deliller ile güçlü ve ikna edici bir cevap verebiliriz. İşte hadislerin gerçekliğini ve doğruluğunu ortaya koyan, akıl, mantık ve tarihi gerçeklerle desteklenen deliller:
1. Kur’an’dan Delil:
Kur’an, hadislerin ikinci kaynağı olduğunu açıkça belirtir. Örneğin:
Nisa Suresi 59. Ayet: “Allah’a ve Resulüne itaat edin ve aranızda çıkan anlaşmazlıkları, Allah’a ve Resulüne götürün…”
Bu ayet, Hz. Peygamber’in sözlerinin (hadislerin) Kur’an’la birlikte yol gösterici olduğuna işaret eder. Eğer hadisler uydurma olsaydı, Allah, Peygamberinin sözlerini Koruyarak doğrudan insanlara açıklardı. Ancak Allah, Peygamberine vahiy gönderirken, onun sözlerinin ve uygulamalarının da vazgeçilmez bir kaynak olduğunu bildirmiştir.
2. Sünnet’in ve Hadislerin Bozulmamışlığı:
Hadisler, Kur’an’dan sonra İslam’ın ikinci kaynağıdır ve Peygamberimizin sözlerini, davranışlarını ve onaylarını içerir. Hz. Peygamber’in hayatı ve sözleri çok dikkatli şekilde toplanmış, sahabe dönemiyle yazıya geçirilmiştir.
Hadislerin güvenilirliği, isnad (yani, hadisleri rivayet eden kişilerin güvenilirliği) ve metin incelemeleriyle sağlanmıştır. Hadis biliminde ’İlm-i Rical’ adı verilen bir bilim dalı vardır ve bu alanda yapılan temizleme süreci, hadislerin sahih (doğru) veya uydurma (zayıf) olduklarını ortaya koyar.
Tarihte başka hiçbir kitap bu kadar derinlemesine korunmamıştır. Hadisler, çok sıkı bir şekilde isnad (rivayet zinciri) kontrolü ile denetlenmiştir, ve sahih hadisler zamanla birçok otorite tarafından kabul edilmiştir.
3. Tarihi ve Sosyolojik Deliller:
Hadis toplama dönemi 2. ve 3. yüzyılda gerçekleşti. Hadisleri toplayan âlimler, onları sahabe, tabiîler ve sonraki nesillerden titizlikle aktardılar. Bu nesillerin her biri, Peygamber’in sözlerinin doğru şekilde kaydedilmesine büyük önem verdi.
Örneğin, İmam Buhari ve İmam Müslim, 600.000’den fazla hadis arasında sadece sahih olanları seçtiler ve bu eserler, bugün bile dünyanın dört bir köşesinde İslam dünyasında esas alınan en güvenilir hadis kitaplarıdır.
Birçok hadis, Peygamberimizin hayatından hemen sonra ve çok erken dönemde rivayet edilmeye başlanmıştır. O dönemin sıkı denetim şartları göz önüne alındığında, hadislerin uydurulması mümkün değildir.
4. Bilimsel ve Mantıklı Deliller:
Hadisleri uydurmak için kaynaklar dağa işlevsel değildi. İslam’ın ilk asırlarında, kimse bu kadar kapsamlı ve yüksek bir hacme sahip sözler uydurmak için bilgi ve gereksinim içinde değildi. Hadisler sadece Peygamber’in hayatını aktaran görgü şahitlerinin ifadeleriyle oluştu.
Peygamber’in yaşamının her yönü çok dikkatli şekilde belgelendiği için, uydurulmuş sözlerin dışarıda tutulması çok daha kolaydı. Buna, o dönemdeki toplumun ahlaki değerleri ve Peygamber’in güvenilirliği büyük ölçüde etki etti.
Ayrıca, hadislerin korunmasında yazılı kaynakların kullanılmasından önce, ağızdan ağza aktarımda bile sıkı denetimler vardı. Herhangi bir uydurma, dönemin toplumsal yapısı ve müteakip ulemanın denetimi ile hızla fark edilirdi.
5. Dünya Tarihindeki Diğer Kitaplarla Kıyaslama:
İslam, diğer büyük dinlerden farklı olarak çok titiz bir şekilde hem Kur’an’ı hem de hadisleri korumuştur. Hristiyanlık ve Yahudilikte, özellikle İncil’in metinleri çeşitli çeşitler ve farklı versiyonlar ile uzun bir süreçte değişmiştir. Ancak Kur’an ve hadisler, böyle bir değişim sürecine girmemiştir.
Diğer dinlere ait kitaplar, tarihsel süreç içerisinde, çok sayıda ekleme ve çıkarma geçirmiştir. Bunlar, sürekli olarak yeni versiyonlar ve farklı yorumlar eklenerek asıl anlamlarından uzaklaşmışlardır. Oysa Kur’an ve hadisler, tarih boyunca hiçbir değişikliğe uğramadan korunmuş ve aynı mesajı vermeye devam etmiştir.
6. Mantıksal İrdeleme:
Eğer hadisler uydurulmuş olsaydı, İslam’ın ilk kuşakları, Peygamber’in sözlerine saygı duyan insanlar, Peygamber’in sözlerinin gerçekten uydurulmasına karşı sert bir karşı duruş sergilerdi.
Eğer bu kadar çok uydurulmuş söz olsa, sahabe ve tabiîler, bunları birbirine zıt olan rivayetlerle kolayca ayırt eder ve bu durumda Peygamber’in sözleri yerine, herkes kendi görüşünü dile getirirdi. Ama buna rağmen İslam toplumları aynı kaynağa dayalı bir düşünce birliği kurarak hadisleri korumuştur.
Hadislerin uydurulmuş olduğu iddiası, hem bilimsel hem de tarihi açıdan temelsizdir. Çünkü hadisler, güvenilir şahıslardan, isnad sistemiyle titizlikle korunmuş, ve ağızdan ağıza taşınarak bugüne ulaşmıştır. Ayrıca, İslam’a ait bu muhafaza mekanizmaları, diğer dinlerden çok daha sağlamdır.
Bu muhafaza, o dönemdeki toplum yapısı, denetim, ahlaki değerler ve dönemin ulemasının katkılarıyla mümkün olmuştur. Sonuç olarak, Kur’an ve hadislerin tahrif edilmediği açıkça ortadadır.
Hadislerin bozulmamış olduğunu ve uydurulmuş hadislerin kesin bir şekilde ayrılabildiğini açıklamak için hadis ilmi, hadis usulü ve rivayet zinciri üzerine yapılan çalışmalar oldukça önemlidir. İslam alimlerinin, hadisleri sahih (doğru) ve zayıf (uydurulmuş) olarak ayırt edebilme yöntemleri, hadislerin bozulmasının aklen imkansız olduğunu gösteren en büyük delillerdendir. İşte bu meseleye dair detaylı açıklamalar:
1. Hadis İlmi ve Hadis Usulü:
Hadis ilmi, Peygamber Efendimizin sözlerinin, fiillerinin ve onaylarının güvenilir bir şekilde toplanması, incelenmesi ve doğruluğunun tespit edilmesi için geliştirilen sistematik bir bilim dalıdır. Bu ilim, hadislerin doğruluğunu belirlemek için çok sıkı kriterler geliştirmiştir. Hadis usulü ise, bu kriterlerin nasıl uygulanacağını ve hadislerin doğru şekilde sınıflandırılmasını sağlayan bir metotlar dizisidir. Bu bilim dalı, uydurma hadisleri tespit etmek için en ayrıntılı ve titiz çalışmaları yapmıştır.
2. Hadislerin Sınıflandırılması ve Zayıf Hadislerin Tespit;
Hadisler, iki ana kategoride toplanır:
Sahih (Doğru) Hadisler: Bu hadisler, güvenilir şahıslardan kesin bir şekilde rivayet edilmiştir. Rivayet edilen hadisin, Peygamber’in hayatına uygun olması ve dönemin şartları ile uyumlu olması gerekir.
Zayıf (Uydurma) Hadisler: Bu hadisler, şüpheli şahıslardan aktarılmıştır ve doğruluğu konusunda tereddütler vardır. Hadisin kaynağındaki kişilerin güvenilirliği sorgulanır ve Peygamber’in hayatına uygun olup olmadığı test edilir.
Hadislerin doğruluğu ya da zayıflığı, isnad adı verilen bir sistemle tespit edilir. İsnad, hadisi rivayet eden kişilerin zinciridir. Hadisin her bir rivayet edeni, güvenilirlik açısından titizlikle incelenir. İmam Buhari ve İmam Müslim gibi büyük hadis âlimleri, sahih hadisleri bu tür titiz incelemelerle toplamışlardır.
3. İsnad Sistemi ve Güvenilirlik:
İsnad, bir hadisin kaynağını gösteren zincirdir. Bir hadis rivayet edilirken, her bir rivayetçi kişi, bir sonraki kişiye kadar yazılı olarak kaydedilmiş ve incelenmiştir. İsnad sisteminin en büyük avantajı, her bir şahsın güvenilirliği konusunda ayrıntılı bir inceleme yapılmasıdır.
Örneğin:
İsnad da kişinin ahlaki durumu, bilgi birikimi ve hafızası gibi kriterlere göre değerlendirilir.
Eğer bir ravi güvenilir değilse, ya da Peygamber’in zamanına uygun olmayan bir söz aktarıyorsa, o hadis zayıf kabul edilir.
İmam Buhari ve İmam Müslim, hadislerin yalnızca en güvenilir kaynaklardan aktarılmasına özen göstererek yanlışı dışarıda bırakmışlardır
Bu titiz sistem sayesinde, hadislerin bozulmuş olması aklen imkansız hale gelir. Çünkü hadislerin doğruluğu her aşamada kontrol edilmiştir.
4. İlk Nesillerin Koruma Duygusu:
Peygamber’in sözlerinin korunması, ilk nesiller tarafından çok ciddiyetle ele alınmıştır. Sahabe ve tabiîler, Peygamber’in hadislerini doğrudan Peygamber’in yanında duyan insanlar olarak, bu bilgilerin doğruluğunu muhafaza etme sorumluluğunu taşımışlardır. Ayrıca, herhangi bir yanlış veya uydurulmuş söz, o dönemdeki toplum tarafından hızla fark edilirdi. Bu, özellikle Peygamber’in aile üyeleri ve yakın çevresi tarafından titizlikle denetlenmiştir.
5. Hadislerin Toplanma Süreci ve Eserler:
Hadisler, Buhari, Müslim, Tirmizi gibi büyük hadis âlimlerinin sistematik çalışmalarla toplanmıştır. Bu eserler, yalnızca sahih hadisleri içerecek şekilde tartışmasız titizlikle seçilmiştir. Örneğin:
İmam Buhari, 600.000’den fazla hadis arasında sadece sahih olanları seçmiş ve bunları Sahih Buhari adlı eserde toplamıştır.
İmam Müslim, onun yanında yine 300.000’den fazla hadis arasında sadece doğru olanları seçmiş ve bunları Sahih Müslim kitabında toplamıştır.
Bu titiz seçme süreçleri, hadislerin uydurulması ve bozulmasının imkansız olduğunu gösterir. Çünkü hadis âlimleri sahih olanları toplarken, hiçbir kişisel çıkar ya da yanlılık olmadan sadece doğruluğa odaklanmışlardır.
6. İslam Dünyasında Hadis Bilimine Olan Saygı:
Hadisler, İslam dünyasında her zaman çok saygı görmüş ve hadis ilmi sürekli gelişmiştir. Hadis râvilerinin güvenilirliği her zaman çok titizlikle kontrol edilmiştir ve hadislere dair yapılan tartışmalar bilimsel çerçevede kalmıştır. Bu da hadislerin bozulmasından koruyucu bir etken olmuştur.
Sonuç:
Hadislerin bozulmamış olmasının nedeni, İslam’daki hadis ilmi ve hadis usulü sistemidir. Hadislerin doğruluğu, çok sıkı bir şekilde isnad sistemine göre denetlenmiş ve güvenilir şahıslardan aktarılmasına büyük özen gösterilmiştir. Ayrıca, hadislerin uydurulmuş olması aklen imkansızdır, çünkü tarihsel, toplumsal ve bilimsel denetimler sayesinde, hadislerin her aşamasında güvenilirlik kontrol edilmiştir. Bu kadar sağlam bir sisteme sahip olan hadislerin bozulması düşünülemez.
BİR CEVAP YAZ