14 Nisan 2025, 23:39 tarihinde eklendi

İslam Laikliğe Karşı Mı? Din Neden Siyasete Karışsın?

İslam Laikliğe Karşı Mı? Din Neden Siyasete Karışsın?

İslam Laikliğe Karşı Mı? Din Neden Siyasete Karışsın?

Gürsel Gürbüz

Modern dünyanın en büyük çelişkilerinden biri, dinin hayata karışmaması gerektiğini savunan laiklik anlayışıdır. Bu anlayış, dini bireysel bir vicdan meselesi olarak görmekte, toplumu yöneten yasaların ise beşerî akıl ve arzuya göre şekillendirilmesini savunmaktadır. Ancak İslam, yalnızca bireysel ibadetlerden ibaret bir din değil; hayatın tüm alanlarını düzenleyen ilâhî bir sistemdir. Çünkü hüküm koymak, mutlak anlamda yalnızca Allah’a aittir. Kur’an bunu açıkça ilan eder

“Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yusuf, 12/40)

İslam’a göre bir toplumu yönetmek, kanun koymak ve insanlar arasında adaletle hükmetmek, ilâhî bir sorumluluktur. Peygamberler yalnızca namaz ve oruç öğretmek için değil, aynı zamanda toplumları adaletle yönetmek, zulmü kaldırmak ve Allah’ın hükümleriyle hükmetmek için gönderilmişlerdir. Bu yönüyle İslam, laiklik gibi Allah’ı hayattan dışlayan sistemlere kökten karşıdır; çünkü İslam’ın siyaseti, Allah’ın hükmünü yeryüzünde egemen kılmaktır. Bu makalede, İslam’ın laiklik karşıtı yapısı, ilâhî hüküm anlayışı ve siyasetle olan ayrılmaz bağı Kur’an, sünnet ve tarihî uygulamalarla izah edilecektir.

İslam’ın laikliği reddetmesinin arkasında güçlü ve derin sebepler bulunmaktadır. Laiklik, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesidir ve İslam, dinin hayatın her alanında etkili olmasını savunur. Laikliğin insanlık için getirdiği zararları İslam perspektifinden anlamak, bu meseleyi daha iyi kavrayabilmek adına oldukça önemlidir. İslam, toplumun dinî ve ahlâkî değerlerle şekillenen bir yapıda olmasını öngörür ve laikliği, insanlığın huzur ve saadetini tehdit eden bir sistem olarak değerlendirir. İşte laikliğin zararlı yönleri ve İslam’ın neden laikliği reddettiğine dair detaylı açıklamalar:

1. Din ve Ahlâkın Ayrılmasının Toplumsal Çöküntüye Yol Açması

  • Laiklik, toplumda dini değerlerin yok sayılmasına ve ahlâkî erozyona yol açar. Çünkü insanların davranışlarını şekillendiren en önemli faktörlerden biri dindir. Din, insanlara doğruyu ve yanlışı öğretir, toplumun ahlâkî yapısını inşa eder.

  • Laikliğin egemen olduğu toplumlarda, ahlâkî yozlaşma ve değer kaybı artar. Aile yapıları zayıflar, toplumsal normlar bozulur ve suç oranları artar.

2. Laik Düzenin Aileyi Zayıflatması

  • Laik bir toplumda, aile kurumunun güçlü bir şekilde desteklenmesi mümkün değildir. İslam, aileyi toplumu ayakta tutan en önemli yapı olarak görür ve aileye büyük değer verir.

  • Evlilik kurumunun savunulmadığı, zina ve boşanma oranlarının arttığı laik toplumlarda aile düzeni bozulur ve toplumun temel yapısı zayıflar. Bu da, toplumsal huzursuzluklara ve krizlere yol açar.

3. İslam’ın Ekonomik Adalet Anlayışının Laikliğe Karşı Çıkması

  • Laik bir sistemde, ekonomik adalet sağlamak zordur. Çünkü laiklik, çoğu zaman serbest piyasa ekonomisinin serbest bırakılmasına ve zengin ile fakir arasındaki uçurumların derinleşmesine neden olur.

  • İslam, ekonomik eşitlik, zekât, faiz yasağı ve toplumsal dayanışma gibi prensiplerle ekonomik adaleti savunur. Laik sistemde ise, ekonomik çıkarlar, çoğu zaman toplumun ihtiyaçlarından önce gelir, bu da yoksulluk ve toplumsal eşitsizlik yaratır.

4. Toplumdaki Değerlerin ve Normların Çökmesi

  • Laik toplumlarda, dini değerler günlük yaşamdan çıkar ve insanlar yalnızca bireysel çıkarlarını gözetirler. Bu da toplumsal dayanışma ve yardımlaşma duygusunun zayıflamasına yol açar.

  • İslam, toplumun refahı için sadece bireysel değil, toplumsal sorumlulukların da yerine getirilmesini ister. Sadaka, zekât, yardımlaşma gibi değerler, İslam’ın toplumsal yapıyı güçlendiren temel unsurlarındandır.

5. Laikliğin Zihinleri Karıştırarak İnsanları Maneviyatlardan Yoksun Bırakması

  • Laik toplumlarda, insanın sadece materyalist değerlere odaklanması teşvik edilir. Bu da insanları manevî boşluk içerisine sokar.

  • Laik bir düzen, insanları sadece dünya hayatı ile sınırlı tutar, bu da insanların ahirete inançlarını zayıflatır. Ruhsal tatmin ve huzur arayışındaki insanlar, boş bir maddecilik ve tüketim çılgınlığı içerisine sürüklenir. İslam ise, insanlara hem dünya hem de ahiret hayatının önemini hatırlatarak dengeyi sağlar.

6. Laikliğin Adaletin Sağlanmasına Engel Olması

  • Laiklik, çoğu zaman adalet arayışını dini ilkelerle sınırlandırmaya çalışır. Ancak adalet, İslam’ın temel taşlarından biridir ve her yönüyle dinin emirlerine dayalı olmalıdır.

  • İslam’da adalet, insanların haklarını gözetmek, yoksullara yardım etmek, aileye sahip çıkmak gibi yönleriyle çok daha derindir ve toplumsal hayatı denetleyen kapsamlı bir hukuk sistemi sunar.

7. Laikliğin İnsanların İslami Kimliklerinden Uzaklaştırması

  • Laiklik, insanların dini kimliklerinden uzaklaşmalarına ve sadece dünya merkezli bir yaşam sürmelerine neden olur. Bu durum, insanların manevî değerlerden uzaklaşarak yalnızca dünyevi çıkarlarla yaşamasına yol açar.

  • İslam, insanları içsel huzur ve manevî tatmin için dini öğretilerle yönlendirir. İnsanların sadece fiziksel ihtiyaçlarını değil, ruhsal gereksinimlerini de göz önünde bulundurur.

8. Laikliğin Toplumu Bozucu ve Parçalayıcı Etkisi

  • Laik toplumlar, bireyselcilik ve bağımsızlık gibi kavramları ön plana çıkarırken, toplumda birlik ve beraberlik duygusunun zayıflamasına yol açar.

  • İslam ise, toplumu bir bütün olarak görür ve toplumdaki her bireyin birbirine karşı sorumluluk taşıdığına inanır. Toplumsal yardımlaşma ve birlik İslam’ın temel değerlerindendir.

Sonuç Olarak İslam ve Laiklik Farkı;

İslam, toplumların huzurunu, adil bir düzeni ve ahlâkî değerleri savunur. Laiklik, bu değerleri ihlâl eden, toplumu maddeci, bireyselci ve ahlâksız bir hale getiren bir yaklaşımdır. İslam, sadece bireyi değil, tüm toplumu adalet, ahlâk ve huzurla yönlendirir. Laik bir sistem, İslam’ın sunduğu derin maneviyatı, adaleti ve toplumsal yardımlaşmayı ortadan kaldırırken, insanları yalnızca dünya ile sınırlı bırakır. Bu da uzun vadede toplumun değer kaybına ve toplumsal çözülmeye yol açar.

Laiklik, İslam’a aykırı bir düzen önerisi olarak, hem toplumsal hem de bireysel açıdan büyük sorunlar doğurur. İslam, insanın sadece dünya değil, aynı zamanda ahiret hayatını da gözetmesi gerektiğini vurgular. Laiklik ise, dinin toplum ve birey üzerindeki etkisini yok sayarak sadece dünyevi bir düzene odaklanır. İşte laikliğin, dünya ve insanlık için sorun teşkil etmesinin sebepleri:

1. Laiklik, Allah’a İsyandır;

  • Laiklik, dinin devlet işlerinden tamamen ayrılmasını savunur ve insanların Allah’ın emirlerinden bağımsız bir şekilde hareket etmelerini teşvik eder. Ancak İslam’a göre, hayatın her alanı Allah’ın iradesine tabidir. Laik düzen, insanların kendi arzu ve isteklerine göre yaşamalarına yol açar, oysa İslam, insanları Allah’a teslim olmaya ve O’nun yasalarına uymaya çağırır. Bu durum, Allah’ın kulluk haklarına ve yüce iradesine karşı bir isyan anlamına gelir.

2. Laiklik Ahlaki Çöküşe Sebep Olur;

  • Laik düzen, genellikle dini ahlak kurallarını ve değerleri göz ardı eder. Laik toplumlarda, bireyler daha fazla bireysel özgürlük ve tüketim odaklı yaşam biçimleri benimser. Bu da zamanla ahlâkî yozlaşmaya yol açar. İslam, insanların sadece fiziksel ihtiyaçlarını değil, manevî ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurur. Dinî değerler ve ahlâk kuralları insanları doğruya yönlendirir. Laiklik, toplumsal düzene zarar verir ve ahlâkî bozulmayı hızlandırır.

3. Laiklik, Toplumu Parçalar ve Birlikteliği Zayıflatır

  • İslam, toplumun bütünlüğünü savunur. İnsanlar, birbirlerine karşı sorumludur ve yardımlaşma, birlik ve beraberlik önemlidir. Laiklik ise, toplumu bireyselcilik ve farklı yaşam tarzlarına dayalı bir yapıya sokar. Toplumda paylaşılan değerler ve birlik duygusu azalır. Sonuç olarak, insanlar özgürlük adı altında yalnızlaşır ve toplumsal bağlar zayıflar.

  • İslam ise, insanlar arasındaki kardeşlik ve yardımlaşma anlayışını güçlendirir, toplumun huzurunu ve adaletini sağlar.

4. Laiklik, Toplumun Maneviyatını Zayıflatır

  • Laik bir toplumda, manevî değerlere yeterince yer verilmez ve insanları sadece maddeci bir yaşam tarzına yönlendirir. Bu durum, insanları yalnızca dünya ile sınırlı tutar, ahiret ve maneviyat kavramlarını göz ardı eder.

  • İslam, insanlara hem dünya hem de ahiret hayatı için dengeyi sağlar. İslam’da, maneviyat insanın yaşamının merkezindedir ve dünya hayatı bu dengeyi oluşturur. Laiklik, insanların sadece dünya merkezli yaşamalarına yol açar ve ruhsal tatmin ve manevî huzur duygularını yok eder.

5. Laiklik, Adaletin Gerçekleşmesini Engeller

  • Laiklik, devletin dinî ilkelerle yönetilmesini engeller, bu da adalet anlayışını sınırlayan bir durum yaratır. İslam, adaleti sadece hukukla değil, aynı zamanda insanların gönlünde ve ahlâkî yaşamlarında yerleştirir. İslam’da adalet, ezilenin yanında olmak, yoksul ve gariban insanları gözetmek gibi toplumsal sorumluluklarla genişler.

  • Laik toplumlar, toplumsal eşitsizlikler ve sınıf farkları yaratabilir. Ekonomik adalet genellikle göz ardı edilir, çünkü laiklik, serbest piyasa sistemini savunur ve toplumsal denetim yoktur. Bu da yoksulluk ve sosyal adaletsizliğe yol açar.

6. Laiklik, İnsanın Manevi Kimliğini Zayıflatır

  • Laik bir toplumda, insanlar yalnızca bireysel çıkarlarını gözetirler. Bu, toplumda dayanışma ve birlikteliğin kaybolmasına neden olur. Bireyselcilik artar, insanların manevi yönleri ihmal edilir.

  • İslam ise, insanın sadece birey olarak değil, toplumun bir parçası olarak yaşamayı öğütler. İslam’ın ilkeleri, insanları ahlâkî ve manevi açıdan geliştirir ve toplumu güçlü kılar. Laiklik, insanların maneviyatlarını ihmal etmelerine ve birbirinden kopmalarına yol açar.

7. Laiklik, İslam’ın Hukuki Sistemini Zayıflatır

  • Laik sistemde, devletin dinî bir temele dayanan bir hukuk sistemi yoktur. İslam, şeriat ile toplumun adaletini sağlar. İslam, yalnızca dünya değil, ahiret hayatı için de hukuk ve adalet ilkeleri sunar.

  • Laiklik, adaletin yalnızca dünya ile sınırlı olmasına neden olur ve insanların manevi haklarını göz ardı eder. İslam ise, faiz gibi haram uygulamaları yasaklayarak, toplumun sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlar.

8. Laiklik, Dini Kimlikleri Zayıflatır ve Dinî Özgürlüğü Engeller

  • Laiklik, bir anlamda dini kimliklerin yok sayılmasına ve dinî değerlerin baskılanmasına yol açar. İnsanlar dini vecibelerini yerine getirmekte zorlanır, camiler ve diğer dinî yapılar zayıflar.

  • İslam ise, insanlara dinî özgürlük tanır ve her bireye, Allah’ın emirlerine uymak için bir ortam sağlar. Dinî vecibeler özgürce yerine getirilebilir.

Sonuç Olarak: Laikliğin Zararları;

İslam, insanın ruhunu, ahlâkını ve toplumunu inşa eden bir sistemdir. Laiklik, yalnızca dünya hayatına odaklanır ve maneviyatı dışlar. Laik sistemler, toplumu bireyselci, maddeci ve ahlâksız bir hale getirebilir. İslam’ın sunduğu düzen, adaletin, ahlâkın ve manevi huzurun korunmasını sağlar. Laiklik, insanları Allah’ın yasalarından uzaklaştırırken, İslam, insanları Allah’a yönlendirir ve toplumun refahını sağlar.

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *