23 Nisan 2025, 23:18 tarihinde eklendi

İstirzak/سترزاق Rızık’ta Şirk Düşmek.

İstirzak/سترزاق Rızık’ta Şirk Düşmek.

İstirzak/سترزاق Rızık’ta Şirk Düşmek.

Tanım (Istılahî anlam): Rızık şirki, kişinin rızkı verenin yalnızca Allah olduğuna inanmaması, bir başkasının (devlet, patron, şeyh, müşrik lider, sistem, piyasa vs.) da rızık verdiğine inanması veya rızkı elde etmek için Allah’ın razı olmadığı yollarla başkalarına tevekkül etmesi, yönelmesi ve rızkı onlardan beklemesidir.

Kur’an’dan Deliller;

1. Allah, rızkın sadece Kendisine ait olduğunu bildirir:

وَمَا مِن دَابَّةٍ فِي ٱلْأَرْضِ إِلَّا عَلَى ٱللَّهِ رِزْقُهَا

Yeryüzünde yürüyen hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkı Allah’a ait olmasın. (Hud 11/6)

Bu ayet, rızkın tek kaynağının Allah olduğunu açıkça beyan eder. Canlıların rızkı, patronlara, devlet sistemlerine, piyasalara değil; Allah’a aittir. Başka bir varlığa rızıkta yetki atfetmek, bu ayete muhalefettir.

2. Allah, rızık konusunda kendisine ortak koşulmasını reddeder:

أَمَّنْ هَٰذَا ٱلَّذِى يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُۥ ۚ بَل لَّجُّوا۟ فِى عُتُوٍّۢ وَنُفُورٍۢ

Eğer Allah rızkını tutarsa, onu size kim rızık verebilir? Hayır! Onlar azgınlık ve nefret içinde direniyorlar. (Mülk 67/21)

Allah, burada meydan okumaktadır. Rızkı tutsa, hangi sistem, hangi patron, hangi hükümet rızık verebilir? Hiçbiri. Bu ayet, fiilen ve inanç olarak rızıkta Allah’tan başkasına güvenmenin şirk olduğunu gösterir.

Sünetten Delilleri;

 لَوْ أَنَّكُمْ تَتَوَكَّلُونَ عَلَى اللهِ حَقَّ تَوَكُّلِهِ، لَرُزِقْتُمْ كَمَا يُرْزَقُ الطَّيْرُ، تَغْدُو خِمَاصًا، وَتَرُوحُ بِطَانًا

“Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül etseydiniz, sabah aç çıkıp akşam tok dönen kuşlar gibi sizi de rızıklandırırdı.” (Tirmizî, Zühd, 33)

Rızık için gerçek tevekkül sadece Allah’a olur. Sistemlere, işverenlere, kurumlara değil. Kuşlar gibi çalışmak sünnettir, fakat sonucu Allah’tan bilmek farzdır.

Alimlerimize Göre;

1. İbn Teymiyye (rh):

“Kim bir insanın, Allah’tan bağımsız olarak rızık verdiğine inanırsa, o müşriktir. Kim de rızık kapısını açmak için Allah’ın haram kıldığı yollara başvurursa, o rızkı Allah’tan değil, tağutlardan beklemiş olur.”

2. İmam Taberi:

“Rızkı Allah’tan başkasına isnat etmek, cahiliyenin şirkidir. Onlar ‘filan tanrı yağmur verdi, filan tanrı mahsul verdi’ derlerdi.”

3. İbn Kayyim (rh):

“Tevekkül, kalbin yalnız Allah’a yönelmesidir. Bir mümin, Allah’tan başkasına kalben bağlanıyorsa, o kişi rızıkta şirk koşmuştur.”

Kaideler:

“İnsan fiilleri kalpten başlar; yönelme şirkle olur.”

– Kalbin, dilin ve amelin Allah’tan başkasına yönelmesi şirk kapısıdır.

“Rızık bir Rubûbiyet sıfatıdır, yalnız Allah’a aittir.”

– Rubûbiyyette şirk, tevhidi bozar.

“Rızık vesileyle gelir, kaynaktan değil.”

– Patronlar, devlet, işler sadece sebeptir. Kaynak Allah’tır.

Misal 1;

Bir kimse “Şu şirkette çalışmazsam aç kalırım” diyerek haram içeren bir işi, Allah’ın yasaklarına rağmen sürdürürse bu şirk olur. Çünkü rızkı işten beklemektedir.

Misal 2;

Bir insan, devletin sunduğu haram bir maaşa (faize, zulme dayalı) “Rızkımı devlet veriyor” diyerek yönelirse ve bununla Allah’a tevekkülü bırakırsa, bu rızıkta şirktir.

Misal 3;

Bir kişi, Allah’ın razı olmadığı bir partiyi, ideolojiyi, rejimi destekleyip “Bunlar gelirse rızık, refah olur” derse, o rızkı Allah’tan değil o tağuttan beklemiş olur.

Rızık Şirkinin Tevekkülle Çelişkisi;

Tevekkül:

Allah’a güvenmek, sebepleri meşru düzeyde almak ama sonucu ondan bilmek demektir. Tevekkül, kalbi yalnızca Allah’a teslim etmektir.

Rızık şirki, kalbi sebeplere bağlamak, neticeyi Allah’a değil; insanlara, kurumlara, rejimlere atfetmektir. Bu ise gerçek tevekkülün tam zıddıdır.

Rızık Şirkin Diğer Boyutları;

Akidevi Boyut: Rubûbiyet tevhidini bozar. Allah’ın özelliğini başkasına verir.

Amelî Boyut: Haram yollarla rızık kazanmak meşrulaşır.

Sistemsel Boyut: Laik sistemlere tevekkül edip İslamî hükümlere karşı körleşmeyi doğurur.

Toplumsal Boyut: Toplumu Allah’a değil, sistemlere ve liderlere kul eder.

Dinden yüz çevirmeye sebep olan rızık: Bu kısımda olan insanlar Allah'a inanırlar, İslam'a ve Kur'an'a inanırlar hatta bunların bazen hayatlarında ibadetlerde olur ama bu kimselerin en önemli ana gündem maddesi para, mal, mülk, lüks ve zenginliktir. Onlar ibadetin önemli olmadığını kalplerinin temiz olmaları onlar için yeterli olduğu varsayımıyla onlara  Müslüman ismini verecek olan akide/dinin asıllarından ve aynı zamanda ibadetleri yerine getirecek İslam'ın şeriatlarından yüz çeviren kimseler olarak göreceksin, hiç şüphesiz bunlar mutlak anlamda kafirdirler ve Müslümanlık iddiaları batıldır.

وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Yeryüzünde kıpırdayan hiçbir canlı yoktur ki, mutlaka onun rızkı Allah’a aittir. O, (canlıların) karar kıldıkları yeri de geçici olarak bulundukları yeri de bilir. Hepsi apaçık bir Kitap’ta yazılıdır. (11/Hûd, 6)

Allah'a iman eden, ibadetleri yerine getiren, tevhidi anlamış, şirki, küfrü ve tağutlar anlamış, beri olmuş ve hayatını idame ettirmek, mücadele etmek ve para kazanma konusunda zaman ayıran aynı zamanda hayatının her alanında işte, evde, fabrikada ve her yerde davet yapan, İslami çalışmalar yapan, Allah'ın dinine yardım eden ve kendi cemaatine hizmet etme noktasında mücadele eden kimseler bu kısımdakiler Mü'min ve müslümanlardır.

O halde kardeşim sakın gelecek kaygın olmasın, sakın rızık endişesi taşıma, çünkü rızkın, malın ve mülkün sahibi olan Allah’tır. Eğer sen Allah'ın dinine yardım edersen, eğer sen ilahi misyonu icra edersen ve eğer sen Allah'ın dini uğrunda bir mücadele bir niyet bir ihlas içerisinde olursan, insanlar seninle iman ve İslamla tanışacak sen o zaman Allah'ın onayladığı, razı olduğu ve meşru kulu olursun.

Bugün insanların birçokları sadece rızık korkularından dolayı para, mal ve mülkten dolayı Allah'ın dinden yüz çevirdi. Onlar bu sebeple şirke ve küfre düştüler. Hiç şüphesiz ki bu kişiyi Allah ile bağları koparan en büyük zulümdür.

SONUÇ;

Ey Müslüman!

Rızkı sadece Allah’tan bekle!

Tevekkülünü sadece Allah’a bağla!

Hiçbir beşer, hiçbir sistem, Allah’ın verdiğini veremez, verdiklerini engelleyemez.

وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ

“Rızkınız ve vaat olunduğunuz şey göktedir.” (Zâriyât 51/22)

O hâlde ey Müslüman:

Allah’a tevekkül et, rızıkta O’na ortak koşma, kalbini yalnızca O’na bağla. Çünkü tevhid, sadece secdede değil; sofrada, maaşta, ticarette de ortaya çıkar.

Rızık Şirkine Sebep Olanlar;

Tevekkülsüzlük: Rızkı sadece sebeplere bağlayıp Allah’a güvenmemek.

Kâinatı yönetenin Allah olduğuna iman zafiyeti: Rubûbiyet tevhidinde eksiklik.

Sebep-sonuç ilişkisini bağımsızlaştırmak: Sebepleri ilahlaştırmak, sonuçları Allah’tan değil sebepten bilmek.

Geçim korkusu: Fakirlik endişesiyle haram kazanç yollarına yönelmek.

Dünya sevgisi: Rızkı elde etmek için dinini ikinci plana atmak.

Tağuti sistemlere güven: Devleti, hükümeti, rejimi rızık kaynağı zannetmek.

İnsanlara kulluk: Patron, müdür, lider gibi insanlara boyun eğip onlardan rızık beklemek.

Haram kazanç yollarına meyil: Faiz, rüşvet, kumar gibi rızkı haram yolla istemek.

Kur’ân ve sünnet bilgisizliği: Allah’ın rızık üzerindeki hükmünü bilmemek.

Toplum baskısı ve örf: Geçim bahanesiyle Allah’ın sınırlarını ihlal eden toplumsal algıya uymak.

 

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *