22 Mayıs 2025, 01:27 tarihinde eklendi

Kutuplaşmanın ve Tehlikeli Bir Geleceğin Ayak Sesleri: Atatürkçüler.

Kutuplaşmanın ve Tehlikeli Bir Geleceğin Ayak Sesleri: Atatürkçüler.

Kutuplaşmanın ve Tehlikeli Bir Geleceğin Ayak Sesleri: Atatürkçüler.

Gürsel Gürbüz

Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk’ün ideolojik mirasını esas alan ve altı ilke (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, Halkçılık, İnkılapçılık) üzerine kurulu bir ideolojidir. Bu sistem, özellikle:

Laiklik üzerinden dinin siyasetten ve kamusal hayattan dışlanması,

Batıcılık üzerinden Batı’nın değerlerini model alma, Modernleşme adına dinî otoritelerin etkisizleştirilmesi ve yeni bir toplum inşasını esas alır.

KEMALİZM’İN İSLAM’A ZIT YÖNLERİ

? Laiklik İlkesinin İslam’a Aykırılığı

Laiklik, dinin kamusal hayattan dışlanmasıdır. Bu, İslam’ın temel bir esası olan “Allah’ın hükmüyle hükmetme” emrine ters düşer.

? Kur’an delili:

وَمَن لَمْ يَحْكُم بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

“Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” [Maide 5/44]

? Laik sistemde hâkimiyet Allah’a değil, halka veya beşerî kanun koyuculara aittir. Bu ise Allah’ın hâkimiyet sıfatına ortak koşmak (şirk) anlamına gelir.

? Batıcılığın Tevhid Düşmanlığı

Kemalizm, Batı’yı medeniyetin ölçüsü olarak benimsemiştir. Bu anlayışta, İslam kültürü ve şeriat “geri kalmışlığın” sebebi olarak görülmüş ve bir asırlık eğitim sonucunda tam bir geri kalmışlığa sebep olmuştur.

? Kur’an delili:

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ

“Yoksa onlar cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanan bir topluluk için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?” [Maide 5/50]

? Kemalist sistem Batı’yı taklit ederek, İslam’ı bilinçli olarak toplumsal ve siyasal hayattan dışlamıştır. Bu, açıkça cahiliye sistemlerini tercih etmektir.

? İnkılapçılık Yoluyla İslamî Yapıların Tasfiyesi

Kemalist devrimlerde hilafet kaldırılmış, medreseler kapatılmış, Kur’an yasaklanmış, ezan Türkçeleştirilmiş ve şeriat kanunları iptal edilmiştir.

? Hadis delili:

من رغب عن سنتي فليس مني

“Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir.”(Buhari, Nikah 1)

? Resulullah’ın getirdiği şeriatı inkılap adı altında kaldırmak, bizzat dinin kendisinden yüz çevirmektir. Bu da itikadî sapmadır.

?KEMALİST SİSTEMİN SOSYOLOJİK YIKIMI

?  Eğitimde Ateizm ve Deizm Yönelimi

Kemalist rejim, eğitim sistemi aracılığıyla toplumun hafızasını silmiş ve yeni bir ulus inşa etmeyi hedeflemiştir. Bu süreçte, harf inkılabı ve tarihî eserlerin yok edilmesi gibi adımlar atılmıştır. Bu uygulamalar, toplumun tarihî ve kültürel bağlarını koparmış ve kimliksiz bir toplumun oluşmasına neden olmuştur.

Din dersleri uzun süre kaldırılmış veya içi boşaltılmıştır.

İlahiyat fakülteleri laik sistemin kontrolünde şekillendirilmiştir.

? Kur’an delili:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun…” [Tahrim 66/6]

?Kemalist sistem, nesillerin korunmasına değil, ifsadına hizmet etmiş; gençlikte deizm, ateizm, ahlâkî çöküş artmıştır.

? Kitle İletişim Araçlarıyla Ahlak Erozyonu

Tiyatro, sinema, dizi, medya gibi araçlar kullanılarak zinayı, şiddeti, çıplaklığı, ahlâksızlığı normalleştirme yapılmıştır.

Kemalist ideoloji, Batı’nın seküler değerlerini benimseyerek, toplumun ahlaki değerlerini zayıflatmıştır. Bu süreçte, medya ve eğitim sistemleri aracılığıyla ahlaki değerler göz ardı edilmiş ve toplumda ahlaki çöküş yaşanmıştır. Bu durum, toplumda zinanın, şiddetin ve diğer ahlaki sapmaların normalleşmesine neden olmuştur.

? Kur’an delili:

إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

“İman edenler arasında çirkinliğin yayılmasını isteyenler için acıklı bir azap vardır.”

[Nur 24/19]

? Toplumun iffetiyle oynayan, zinayı, çırılçıplaklığı normal gösteren medya projeleri Kemalist ideolojiyle desteklenmiştir.

? DİNÎ YAPILARIN İŞGALİ: CAMİLER VE İLAHİYAT

Kemalist rejim, İslamî otoriteyi tasfiye etmiş ve dini devletin kontrolü altına almıştır. Bu süreçte hilafetin kaldırılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması ve dinî metinlerin Türkçeleştirilmesi gibi adımlar atılmıştır. Bu uygulamalar, İslam’ı kamusal alandan uzaklaştırmayı ve dini devletin denetimine almayı amaçlamıştır.

? Camilerin Sadece Ritüel Alanı Haline Getirilmesi

Camilerde siyaset konuşmak, toplumsal sorunlara değinmek yasaktır.

Din adamları maaşla laik sistemin memurları yapılmıştır.

? Kur’an delili:

وَأَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

“Siz kitabı okuduğunuz halde akletmiyor musunuz?”[Bakara 2/44]

? Açıklama: Akleden, gerçekleri dillendiren din adamları susturulmuş; yerine sistemin istediği pasif, korkak figürler konulmuştur. Bi sebeble islamın gerçekleri gizlenmiş, islam çelişkili gösterilmiş ve topluma islama alternatif kemalizm, demokrasi ve benzeri ideolojik dinler dayatılmiştır ve bunun sonunda batı için hazır kıta halinde olan askerler yetiştirmiştir.

? KEMALİZM VE TOPLUMSAL AŞAĞILIK KOMPLEKSİ

Kemalizm, Batı merkezli bir modernleşme projesi olarak, toplumun İslamî kimliğini zayıflatmış ve bireylerde kimlik bunalımına yol açmıştır. Mehmet Pamak’a göre, bu süreçte eğitim sisteminde uygulanan pozitivist ve materyalist yaklaşımlar, bireylerin fıtratlarını bozmuş ve şahsiyetlerini yıpratmıştır. Bu durum, toplumda çıkarcı, egoist ve materyalist bireylerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Halkın kendi inancı, kültürü ve medeniyeti “geri kalmışlık” olarak sunulmuştur.

Batıya karşı bir hayranlık, İslam’a karşı ise nefret pompalandı.

? Kur’an delili:

وَلَنْ تَرْضَىٰ عَنكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ

“Yahudi ve Hristiyanlar, sen onların dinine uymadıkça asla senden razı olmazlar.”

[Bakara 2/120]

?Kemalist sistem, Batı’nın razı olduğu bir toplum inşa etmeye çalıştı. Bu uğurda İslam ve Müslüman halk ezildi.

?AKİDEVÎ SONUÇLAR

Kemalist rejim, İslam’ın tevhid inancını zayıflatmış ve şirk unsurlarının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu süreçte, Allah’ın hükmü yerine beşerî kanunlar ön plana çıkarılmış ve İslam’ın temel inançları göz ardı edilmiştir. Bu durum, toplumda akidevi sapmalara ve İslamî değerlerin zayıflamasına yol açmıştır.

?  Kemalizm’in Hâkimiyet Anlayışı:  Ulûhiyet Tevhidine Muhalefet

إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ

“Hüküm yalnızca Allah’ındır.” [Yusuf 12/40]

Laik sistemlerde hâkimiyet Allah’a değil, millete veya meclise aittir. Bu ise ulûhiyet tevhidine açık bir ihanettir. Kemalizm, bu yönüyle modern bir tağutî sistemdir.

? Ekonomik Boyut: Batı Merkezli Ekonomik Model ve Sosyal Adaletsizlik

Kemalist modernleşme, Batı merkezli ekonomik modelleri benimseyerek, toplumda sosyal adaletsizliklere yol açmıştır. Bu süreçte, toplumun İslamî ekonomik değerleri göz ardı edilmiş ve Batı’nın kapitalist sistemleri ön plana çıkarılmıştır. Bu durum, toplumda ekonomik eşitsizliklerin artmasına ve sosyal adaletin zedelenmesine neden olmuştur.

Türkiye’nin ekonomik kalkınma çabaları, kemalist ideolojik çevreler tarafından yeterince desteklenmemekte ve hatta engellenmektedir. Bu çevreler, ekonomik kalkınmayı hazmedememekte ve kıskançlıkla yaklaşmaktadır. Bu durum, ekonomik gelişmelerin toplumsal faydaya dönüşmesini engellemekte ve kalkınma sürecini yavaşlatmaktadır.

? Suç Oranları ve Ahlaki Değerler

Türkiye’de 1990-2014 yılları arasında suç oranlarında önemli artışlar gözlemlenmiştir. Özellikle hırsızlık, insan öldürme ve uyuşturucu suçlarında artış %600’e ulaşmıştır. Bu durum, toplumun ahlaki değerlerinde bir erozyon yaşandığını göstermektedir.

Ayrıca, şehir asayiş suçları da 1994-2003 yılları arasında %63.9 oranında artmıştır.

Bu veriler, toplumun ahlaki yapısında ciddi bozulmaların yaşandığını ve suç oranlarının arttığını ortaya koymaktadır.

? Yeni Bir Din Ve İbadet Alanı Açması

Türkiye’de bir anlamda “seküler kutsallık” üretmiş, belirli kişi, sembol ve ilkeleri sorgulanamaz hale getirerek adeta ideolojik bir din gibi işlev görmüştür. Bu yapı içinde insanlar, İslam’ın temel inanç ilkelerinden koparılarak;

politik figürleri ve ilkeleri kutsama, laiklik ve çağdaşlık adına İslam’a mesafe koyma, batı kültürünü taklit ederek kendi değerlerine yabancılaşma gibi yönelimlere itilmiştir.

Bu durum, Allah’a kulluğun yerine ideolojik bağlılıkların konması anlamına gelir ki bu, Kur’an’a ve tevhid inancına açıkça aykırıdır:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

“Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (ez-Zâriyât, 51/56)

Kemalist anlayışın bu şekilde dinî değerleri dışlaması ve yerine ideolojik bağlılıkları geçirmesi, İslam’a karşı açık bir düşmanlık ve tevhidi reddediş olarak değerlendirilebilir. Bu da, toplumda itikadî sapmalar, ahlakî çöküntü ve ruhsal kopuşlara zemin hazırlamaktadır.

? “İdeolojik Kulluk, Batı Hayranlığı ve İslam’a Düşmanlık: Toplumsal

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren, Kemalist ideoloji, toplumun ilahi değerlerinden uzaklaştırılması için sistematik bir proje olarak uygulanmış, İslam’a alternatif bir “dünyevî din” inşa edilmiştir. Bu ideolojik yapının temel özellikleri şunlardır:

? Batı Hayranlığı ve Aşağılık Kompleksi

Batıya ait olan her şeyi “çağdaşlık” olarak gösterip; İslam’ı, geleneği, şeriatı gerilik, yobazlık olarak tanıtan zihniyet;

* kendi kültürüne, dinine ve milletine karşı nefret üretmiştir.

* Bu anlayış, Kur’an’ın tarif ettiği münafıklık ve kalbi hastalığın bir yansımasıdır:

أَفِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا

“Kalplerinde hastalık mı var yoksa şüpheye mi düştüler?” (en-Nûr, 24/50

 ? İdeolojik Din ve Pratik Tanrılar

* Laiklik, çağdaşlık, Kemalizm gibi ideolojiler birer dini öğretiye çevrilmiş;

* Liderler, heykeller, semboller sorgulanamaz hale getirilerek pratik tanrılara kulluk tesis edilmiştir.

* Allah’tan başkasına itaati reddeden İslam, bu düzenin düşmanı ilan edilmiştir:

أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ

“Hâlis din yalnızca Allah’ındır…” (ez-Zümer, 39/3)

? Toplumu Kutuplaştırma ve Savaş Psikolojisi

* İslami değerlere bağlı insanlara sürekli “gerici”, “şeriatçı”, “irticacı” diyerek ötekileştirme;

* Müslümanlara karşı nefret, düşmanlık, kin aşılanması, bir iç çatışma ortamı hazırlamaktadır.

* Bu durum, Kur’an’da geçmiş kavimlerdeki helak sebebi olarak anlatılır:

فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا

“İşlerini aralarında parça parça ettiler (ayrılığa düştüler)…” (el-Mü’minûn, 23/53)

? İşgal Durumunda Tehlikeli Bir Zihniyet

* Bugün birçok laik-Kemalist çevre, İslam’ın gelmesini istemediği gibi, Allah muhafaza bir dış işgal durumunda düşmanla işbirliğini dahi makul görmektedir.

* Bunun örnekleri tarihte de mevcuttur. Osmanlı’nın son döneminde batıcı elitler, İngilizlerle işbirliği yapmış, “şeriat gelmesin” diye emperyalistlere arka çıkmıştır.

Bu durum hakkında İbn Teymiyye der ki:

“Bir kavim, Allah’ın şeriatıyla hükmetmeyi reddeder, zalimlerin sistemini tercih ederse; onlar Allah’a değil tağutlara kulluk ederler.”

? Psikolojik ve Sosyolojik Tahribat

* Sürekli olarak medyada, eğitimde, akademide İslam aşağılanmakta;

* Gençler dine yabancılaştırılmakta, aile bağları kopmakta, ahlaki dejenerasyon normalleştirilmektedir.

* Her türlü kötülüğün toplumda yaygınlaşmasının temelinde bu iman yoksunluğu ve ideolojik sapma yatmaktadır:

وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَـٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ

“Kim Rahman’ın zikrinden yüz çevirirse, Biz ona bir şeytan musallat ederiz; artık o onun yoldaşı olur.” (ez-Zuhruf, 43/36)

? Sonuç: Tehlikenin Eşiğindeyiz

Eğer bu toplum;

* Allah’ın hükmünü üstün tutmazsa,

* İdeolojik putlarını terk etmezse,

* Batı’ya kulluk yerine Allah’a teslim olmazsa,

fitne, ayrılık, iç savaş ve işgal gibi musibetlerin kaçınılmaz olacağı bir sona sürüklenir. Kur’an bu uyarıyı açıkça yapar:

وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنكُمْ خَاصَّةً

“Öyle bir fitneden sakının ki, sadece zalimlere isabet etmekle kalmaz…” (el-Enfâl, 8/25)

Bu bağlamda İslam’a gerçekten iman eden herkesin, bu ideolojik işgale karşı direnmesi, tevhidi esaslara sarılması, ümmeti uyandırma çabası gütmesi elzemdir. Aksi halde, bu sistemin meşrulaştırılması ve devamı, Allah’ın azabını çağırmak olacaktır:

فَذَرْهُمْ فِي غَمْرَتِهِمْ حَتَّىٰ حِينٍ

“Bırak onları sapkınlıklarında debelensinler, bir süreye kadar.” (el-Mü’minûn, 23/54)

? SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Kemalizm, tevhidin üç temel boyutunu (Rubûbiyet, Ulûhiyet, İsim-Sıfat) doğrudan reddeden, yerine beşerî bir din ikame eden ideolojik bir sistemdir.

Laiklik, inkılapçılık ve Batıcılık; Kur’an ve Sünnet’e açıkça zıttır.

Kemalist sistem, ümmeti bölmüş, akideyi tahrif etmiş, ahlâkı bozmuş, camileri işgal etmiş ve İslam’dan uzak bir nesil üretmiştir.

Kemalizm, Türkiye’de İslamî değerlerin zayıflamasına, toplumsal kimliğin erozyona uğramasına ve ahlaki çöküşe neden olmuştur. Bu süreçte, İslam’ın temel inançları göz ardı edilmiş ve Batı’nın seküler değerleri benimsenmiştir. Bu durum, toplumda kimlik bunalımına, sosyal adaletsizliklere ve ahlaki sapmalara yol açmıştır.

Bu analiz, Kemalizm’in Türkiye’deki etkilerini daha derinlemesine anlamak için bir başlangıç noktasıdır. Daha fazla bilgi ve detaylı analizler için ilgili kaynaklara başvurabilirsiniz.

Kemalizm, Batı merkezli bir modernleşme projesi olarak, toplumun İslamî kimliğini zayıflatmış ve bireylerde kimlik bunalımına yol açmıştır. Mehmet Pamak’a göre, bu süreçte eğitim sisteminde uygulanan pozitivist ve materyalist yaklaşımlar, bireylerin fıtratlarını bozmuş ve şahsiyetlerini yıpratmıştır. Bu durum, toplumda çıkarcı, egoist ve materyalist bireylerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Kemalizm’in Türkiye’deki etkileri, suç oranlarının artması, ahlaki değerlerin zayıflaması, bilimsel başarıların sınırlı kalması ve ekonomik kalkınmanın engellenmesi gibi çeşitli alanlarda kendini göstermektedir. Bu durum, toplumun genel refahını ve gelişimini olumsuz etkilemektedir.

Not: Bu analizimizde hiç kimseye hakaret yada kin tutmak değil! Objektif bir eleştiri üslubu kullanılmıştır.

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *