21 Mayıs 2025, 22:14 tarihinde eklendi

TRUMP’IN ORTADOĞU ZİYARETİ:  MAFYAVARİ HARAÇ MI, STRATEJİK MÜDAHALE Mİ?

TRUMP’IN ORTADOĞU ZİYARETİ:  MAFYAVARİ HARAÇ MI, STRATEJİK MÜDAHALE Mİ?

TRUMP’IN ORTADOĞU ZİYARETİ:  MAFYAVARİ HARAÇ MI, STRATEJİK MÜDAHALE Mİ?
Gürsel Gürbüz 
Trump’ın Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle yaptığı ziyaretler, tarihî anlamda diplomasi değil, ekonomik ve askeri vesayet anlaşmalarıdır. ABD’nin silah satışı karşılığında Suudi Arabistan’dan 600 milyar dolarlık, Katar’dan 1.2 trilyon dolarlık, Bahreyn, Kuveyt ve BAE’den ise trilyonları aşan fonlar tahsil etmesi; bu ülkelerin egemenliklerinin fiilen ABD’ye devredildiğini gösterir. Bu tür antlaşmalar:
 Modern haraç sistemidir: Güçlü devletin, zayıfı tehditle sömürmesidir.
 Siyasi ve askeri esarettir: Karşılığında ABD üsleri ve istihbarat kontrolü sağlanmıştır.
İslami açıdan bir zillettir: Nisa Suresi 141. ayetinde Allah, müminlerin kâfirlere “velâ” (üstünlük ve yöneticilik) vermesini haram kılar.
Bu ekonomik sömürü politikası, sadece para kazanmak değil; aynı zamanda İslam coğrafyasını yeniden dizayn etme, parçalama ve İsrail’in güvenliğini sağlama amacını taşır. ABD’nin 1990’dan beri uyguladığı “Büyük Ortadoğu Projesi”, Müslüman halkları birbirine kırdırmak, direniş hareketlerini bastırmak ve halkları seküler, Batı yanlısı kukla rejimlere mahkûm etmek için yürütülüyor.
ABD ile İsrail arasında medyada görülen anlaşmazlıklar ya da çatışma gibi gösterilen sahneler, aslında halkları kandırmak için oluşturulan yapay senaryolardır. Zira:
 Askeri ve ekonomik yardımların en büyüğü İsrail’e veriliyor.
 İsrail’in işgal politikası ABD tarafından tam destek görüyor.
 ABD Kongresi’nin büyük çoğunluğu İsrail yanlısıdır (AIPAC etkisi).
Dolayısıyla, İsrail ile çatışıyormuş gibi görünen her diplomatik hamle bir tiyatrodur.
Suriye, emperyalist güçlerin tuzağına ilk düşenlerden biri oldu. İç savaşa evrilen olaylar sonrası ABD, Rusya ve İran sahada hakimiyet kurarken, halk parçalandı, topraklar işgal edildi. Türkiye ise ekonomik bağımlılık, NATO üyeliği ve Batı ile kurduğu çıkar ilişkileri sebebiyle gerçek anlamda bağımsız bir dış politika yürütmekten uzak hale getirildi. Özellikle:
 Yerli savunma sanayi gelişse de dışa bağımlılık devam etmektedir.
 Ekonomik olarak sıcak para, IMF, Dünya Bankası ve faiz lobisi baskısı vardır.
Bu durum, halkın çoğunluğunun hâlâ ABD’yi dost, İsrail’i de “meşru devlet” olarak görmesiyle daha da ağırlaşmaktadır.
Görünüşte yaşanan barış süreci aslında “fırtına öncesi sessizliktir.” ABD, önce ekonomik olarak toparlanmak, silah stoklarını eritmek, yandaş devletlerden para ve üs desteğini almak istiyor. Ardından ise:
 İslam dünyasında büyük bir savaş planlanıyor.
İran-İsrail, Türkiye-Yunanistan, Araplar arası iç çatışmalar bu plana dâhil.
Kudüs, Mescid-i Aksa ve Suudi Arabistan’ın kutsalları hedef alınabilir.
Beğenilmeyen, dışlanan, geri kalmış denilen Afgan halkı; modern silahlara, işgal güçlerine ve iç ihanete rağmen 20 yıl boyunca ABD’yi dize getirdi. Bu, İslam ümmetine izzetin silah değil, imanla kazanıldığını gösterdi. Kur’an, bu konuda açıkça buyurur:
وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ
“İzzet (güç, üstünlük) Allah’a, Resûlü’ne ve müminlere aittir.” (Münafikun, 63/8)
Bugün Müslüman halklar ve yönetimler, Batı’nın ahlaksızlıklarını, ekonomik sömürüsünü ve askeri vahşetini açıkça gördükleri hâlde hâlâ onlara yaslanıyor, onların hukukunu, bankacılık sistemini, eğitimini ve kültürünü taklit ediyorlar. Bu ise imanla bağdaşmaz:
 Allah’tan başkasına dayanmaya “şirk” denir.
 Küfrü dost edinmeye “velayet şirki” denir.
 Kâfirleri desteklemeye “istiâne (yardım şirki)” denir.
ÇÖZÜM NE OLMALIDIR?
Gerçek tevhid akidesine dönüş (yalnızca Allah’a kulluk ve dayanışma).
 Batılı kurumlara, sisteme ve ideolojilere  karşı fikrî ve fiilî direniş.
 Ekonomik bağımsızlık, faizsiz finans sistemi ve sadaka/zekât ağırlıklı paylaşım.
 İslami dayanışma ve ümmet birliği için harekete geçme.
 Bireysel uyanıştan toplumsal inkılaba giden bir bilinç seferberliği.
İslâm coğrafyası yeniden izzeti kazanmak istiyorsa, Allah’ın şu ayetine sarılmak zorundadır:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed, 47/7)

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *