23 Mart 2025, 01:15 tarihinde eklendi

Usul İlmi: Delaleti İhtilaflı Ayetlerin Hükmü

Usul İlmi: Delaleti İhtilaflı Ayetlerin Hükmü

Usul İlmi: Delaleti İhtilaflı Ayetlerin Hükmü

Kur’an Allahın kelamı ve insanlara hidayet, yol gösteren, hak ile batılı birbirinden ayıran muhkem ayetlerle inmiştir. Dolayısıyla kulluk birimizi ilgilendiren akide, sosyal, siyasi, ekonomik ve bir yaşam programı olarak hayatımızı konu edinen ve ihtiyaç duyduğumuz meseleler tamamı ile muhkem naslar üzere bina edilmiştir ve bu muhkem naslar icmanın konusu olması sebebiyle içtihat, ihtilaf ya da zanni görüşler asla söz konusu olamaz, çünkü bu meseleler kat-i kesin, anlaşılır, sarih/açık ve nettir.

Yine Kur’an'da bazı ayetleri vardır ki delalet açısında müteşabih, zanni, ihtilaf ve içtitihadi yani iki ve üç anlamlara gelebilir bunun temel sebebine gelince Arapça belagat, fesahat ve dil bilgisi zenginliğinden dolayı farklı yorumlara müsaittir. Bu farklı yorumlar Kur'an ve sünnetin ruhuna uygun olan ve ilahi öğretilerin özüne muhalefet etmeyen itiraflardır.

Şüphesiz ki Kur'an-ı Kerim'in manası küllidir ve yorumlamaya çalışan kimse bu meseleden kendi ilim kapasitesi çerçevesinde bir izah yapar. Kur'an ayetlerinde farklı akıl, zeka,, kültür, ırk, kültür, iklim, ilim, hikmet ve basiret gibi kapasite sahibi olanlar Kur'an naslarını yorumlanması adına çeşitli, farklı yorum ve tespitler yaparlar. Bu farklı yorum ve tefsirler İslam'ın evrenselliği ile ilgili olmakla beraber dinin ruhuna uygun olduğu sürece bir problem teşkil etmez.

İnsanların birçokları bağlı olduğu cemaat, tarikat, mezhep, ideoloji, ekol ya da metot ya da bir usule göre yorum yapmaktadır. Bu aynı zamanda Kur'an'ın metnindeki kelimenin çok anlamlı olması, edatlar ve bağlaçların birden fazla açık olması irabların ve kıraat farklılığı, nasların amm ve husus olmaları yine metnin mutlak, mukayet, nasih mensuh olması tamamıyla yorumlamaları da farklılaştırmaktadır.

Dikkat edilmesi gereken mesele ise burada övülen, kabul edilen ve istenilen ihtilaf ve yorumun farklılığı ancak delaleti zanni göreceli olan meselelerle ilgilidir. Yukarıda ifade ettiğimiz farklı yorum ve itilafların delaleti kat-i/kesin sarih/açık, meşhur olan ve icmanın konusu olan meselelere değil tamamıyla zanni olan meselelerde vuku bulacağını şimdiden tekrar ifade edelim. Misal;

Kur'an'daki nasların subuti kat-i ve delaleti kat-i olan hükümler vardır.Bunlar;

Namaz, oruç, zekat ve benzeri ibadetler hem subut hem de delalet açısından  kat-i olduğu için kimse ihtilaf ya da ayrı bir yorum yapamaz, çünkü bunlar kati  bir meseledir ve delaletlerinde zannilik yoktur.

Farklı Yorumlara Müsait Ayetlerin Hikmeti;

Diğer taraftan her ne kadar subuti kat-i kesin olsa da delaleti zanni göreceli olan manaları vardır ki bunlar iki üç manaya gelen zengin kelimeler ve farklı sebeplerden dolayı bunlardan yorum yapmak caizdir. Çünkü bunlar zannidir ve bu şekilde Allah bize dinin evrenselliğinden dolayı içtihat kapısını açmakta düşünme, aklınızı kullanma ve doğru isabet etme gücünü vermektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de ‘’kuru'' kelimesi hem hayızlı kadınların temizliği ile ilgilidir hem de aynı zamanda temiz olmama yönüyle ilgilidir, işte iki farklı anlama geldiği için müctehid ilmi ve belli verilere göre istediği gibi bu manaya göre yorumlar ya da ihtilaf etmelerinde de bir sakınca yoktur. Çünkü sonuç itibariyle ikisi de doğruya isabet sonuç aynıdır.

Sarih/Açık ve Zanni Açıdan Delalet;

Kur'an-ı Kerim'deki hükümler delalet açısından iki şekilde görülür;

Sarih/Açık: Bu Kur'an'daki en önemli ve çoğunluğu teşkil eden ayetlerdir.

 Delaleti Zanni/Göreceli.

1- Sarih Dalalet Açısından: Bu içerdiği hükmün açık, bilinir, kesin, anlaşılır ve her aklın aynı fikirde yoğunlaşmasını ifade eder yada bir ihtilafa sebebiyetin olmadığı hükümlerdir.

2- Delaleti Zanni Hükümler: Bu kelimelerin çoklu anlamı, irab, kıraat'ın farklılığı, edat, bağlaçlar, metnin amm-husus, mutlak-muayen, mukayyet ve zamirlerin durumları şeklinde farklı yorumlara müsaittir. Misal;

Kur'an'da delaleti açık olan Allah'ın helal ve haram yasaları.

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۚ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدِ افْتَرٰٓى اِثْمًا عَظ۪يمًا 

Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur. (4/Nisâ, 48)

لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ 

Dinde zorlama yoktur. Rüşd/Hak, batıldan (kesin bir biçimde) ayrılmıştır. Her kim (reddetmek, tekfir etmek, teberrî etmek suretiyle) tağutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse kopması olmayan sapasağlam kulp (olan Kelime-i Tevhid’e) tutunmuş (ve İslam dinine girmiş) olur. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara, 256)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهًاۜ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَيَجْعَلَ اللّٰهُ ف۪يهِ خَيْرًا كَث۪يرًا 

Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir. Apaçık bir fuhşiyat/zina işlemedikleri sürece, verdiğiniz (mehirleri) geri almak için zorbalıkla baskı yapmayın. Onlarla iyilikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmazsanız (acele etmeyin). Umulur ki hoşlanmadığınız bir şeyde Allah çokça hayır kılar. (4/Nisâ, 19)

 

Gürsel Gürbüz

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *